19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2610
Okunma
Bugün düşümdüm de,
Sonbaharda gelmelisin bana...
Fonda nazlı porsuk çayım olmalı,
Ellerimde sararmış bir yaprak tutmalıyım,
Fiillere "biz" li sonlar getirmeliyiz,
Öpücüklerin parmaklarımla buluşunca...
Martılığa özenmiş güvercinlere, özgün olmayı öğütlemeliyiz
Bir sahafta almalıyız soluğu,
Mahzuni Şerif’in eşliğinde seçmeliyiz kitaplarımızı
Burnumuza gelen kavunlu nargile kokusuna inat
Köprübaşındaki, " sıcacık simitler haydi" diyen,
Yüzüne daha önce hiç bakmadığım simitçide bulmalıyız tat
Sahil kasabasından gelen sen,
Su perisine benzetmiştin ya biçare bozkır kızı beni
Çok yaşa emi...
Ben bilmem taş sektirmeyi,
Kirletmek istemem, çocuk düşlerimin en derin denizini...
Hiç bakma boşuna, göstermez sana dalgalarını Porsuk
Yabancılara "durgun su" dedirtir,
Anadolu insanı gibidir
Durgunluk yüzeyinde, geçişler bir alt seviyededir,
En balçık kederleri ise dibinde
Dibinde...
Sen bilirmisin ki, Esnaf Sarayı önünde bekleyen o çocuk
İlk kez göreceği sevgilisini beklemekte
Yandaki mağazanın camından saçlarını incelemekte...
Onlar da sonbaharı seçmiş bak,
Sende öyle yap...
Kültür Merkezi’ nin yanından geçerken işittin mi kadın ne diyordu?
"Aldatmak" diye çocuk oyunu mu olur diye söyleniyordu,
Oyuna gitmek için eteğini çekiştiren yavrusuna
Yalnızca yetişkinler aldatır sanıyordu,
Yada öyle olmasını umuyor bu seferde kendini aldatıyordu...
Reşadiye Camii’ nden çıkan o amca,
"düş kırıklarından tesbih" çekiyordu
Acaba hiç aşık olmuş muydu?
Şu sıralar mevsim hep kış bende
Diz boyu karlar arasında ısıtıyorum hüzünlerimi,
Daha çok dağlasınlar diye gözlerimi,
İlkokulda öğrenmiştim, beş duyu organımın işlevini
Sevda için gerekli değilmiş hiçbiri...
Geleceğin gün sonbahar olmalı ey sevgili,
Gideceğin ise mevsimsiz bir zaman dilimi...