“ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim”
bilmediğin ne çok şey vardı mavisine kurşun sıkılmış semanın ağıdını bilmiyordun örneğin göçmen aşklar şehrini terk ettiğinde ıssız kalan bir helinin feryadını sapsarı başaklara adanan ömrümün taba yanını sen diye diye duvarlar boyu sensizliği nakşeden dilimin ziyanını sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim
oysa gözlerinde gün batımı öldüren çocuklara özenirdi benim ömrüm bir kış masalının sonunda gökten düşmeyen üç elmaya sancısını gözbebeklerinde çürütmüş kimsesiz naaşlara bir sus dillensen susuzluğu aşacak çorağa benzerdi benim ömrüm yoluna un ufak sevdalara adanacak dirençsiz kayaçlara sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim elinde bir tas emek robin’e özenen telaşınla savuruyordun zenginden çalıp, düş çıplağı açlara
sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim katarlar gördüm ırmaklar boyu yarıyordu vadilerce bir aşkı en kutsal dehlizinden demirdi, pastı, siyahtı taşlaşmış yüreği katarlar iz sürüyordu küflenmemiş bir sevdanın mahremiyetinden benimse gözlerimde yokluğuna biriktirdiğim çakıl taşlarım vardı suda kaydırdığım sevinç ve kulaklarımda bilediğim çığlık gibi usulca kayıverdiler ellerimden sevinçler, çığlıklar, ölüm… katarlar ömrümüze yazgı denen vahim sızıyı katarlar sessizce şehrimden ayrılıyorlar
sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim kutsal değildi hiçbir vatan tenimin teninde sürdüğü mülteci hükümden daha değerli değildi hiçbir dil dişimin sertliğinde kaybolan ılık bir doku telinden dudakların alnımda köz parçası şafak kızılı bir ölüm dudakların dudaklarımın kimliksiz yoldaşı ve kırmızı değildi hiçbir bez etimin hardan kızaran konur harelerinden
“ve hala bilmiyordun sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana bütün kazananlar gibi terk ettin”
şimdi pusatsız bir düşün sol kefesine koy beni namlusu ölüme doğrultulmuş anarşist bir yürek ve cephanesi siteme eş bir sagudur tendeki çevir kurşun yüzünü gözlerimden yivle setin ateşli tangosuna benziyor bedendeki asılmadan saçlarımdan kirpiğine belki de gerçekleşmeyecek son dilektin bende şark masallarında ölmek diledim kurşuna dizildi alnımda dersim munzur sızdı dudaklarımdan şimdi şafağa göz kırpan bir lekedir kefendeki…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bilmediğin ne çok şey vardı mavisine kurşun sıkılmış semanın ağıdını bilmiyordun örneğin göçmen aşklar şehrini terk ettiğinde ıssız kalan bir helinin feryadını sapsarı başaklara adanan ömrümün taba yanını sen diye diye duvarlar boyu sensizliği nakşeden dilimin ziyanını sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim .............. “ve hala bilmiyordun sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana bütün kazananlar gibi terk ettin” .................... madem çekip gidecektin/keşke hiç bilmeseydin/seni ne çok beklediğimi ne çok istediğimi/ben seni yine sensiz de yaşardım...güzel kalemden güzel bir şiirdi okuduğum tebrikler aysegulguncan..
"Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı. Aşkın bir yolu vardır Her yaşta başka türlü geçilen Aşkın bir yolu vardır Her yaşta biraz gecikilen Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler Gözlerim Aşkın kuzey yıldızıdır bu"
sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim
Diline sus biçilmiş masal artığıydın heybesinde örgülü saçlarıyla bir ölüm taşıyan birin bin olduğu ahiret zamanlarında dağ rüzgarına teslim oluyordu geçmişimiz toprağın ağladığına şahitti karıncalar ve inciniyordu teni kara tüm yolculuklar
şark masalı bir çığlığın ayak sesi iki nehir arasında kalmış kurak toprak misali kalemine ve yüreğine iyi bak kardeşim...
“ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim”
kimseye birşeyleri bilmesi için nefesini tüketme şair...
şiir özgün üslubu ve çok çeşitli kullanılan anlatım biçimleriyle çok çok başarılı. bentler arasında değişen kipler, anlatıma hareketlilik kazandırmış. şairin güçlü ve kendinden emin sesi bütün mısralarda hissettiriyor kendini.
severek ve beğenerek okuduğum bir şiir oldu. kutlarım.
Geceyarısı okuduğumda değişik bir tad bırakmıştı dimağımda bu şiir. Yıkıla yıkıla okutuyordu, lâkin yorumlamak na mümkün. şimdi açılan belleğimden içeri sızıverdi, ayığım ayık tüm aşkların hesabına
ve sen bilmiyorsun sevgili, aslında ben iki kişilik acı çekmeyi kendime şiar edindim, gidiyorum...
Şairem, her zaman güzel olabilmek nasıl bir duygu ha? Ben bu güzelliğin şerefine tebriğimi bırakayım sadece, zira fazla bir şey ekleyebilecek durumda değilim sen zaten yine konuşturmuşsun o güzelim lugatini...
"namlusu ölüme doğrultulmuş anarşist bir yürek ve cephanesi siteme eş bir sagudur tendeki"................. işte buradaki gibi, "sagu" sızıyor gözlerimden şimdi...
sen hiçbir şey bilmiyordun sevgilim kutsal değildi hiçbir vatan tenimin teninde sürdüğü mülteci hükümden daha değerli değildi hiçbir dil dişimin sertliğinde kaybolan ılık bir doku telinden dudakların alnımda köz parçası şafak kızılı bir ölüm dudakların dudaklarımın kimliksiz yoldaşı ve kırmızı değildi hiçbir bez etimin hardan kızaran konur harelerinden
dudakların alnımda köz parçası şafak kızılı bir ölüm dudakların dudaklarımın kimliksiz yoldaşı ve kırmızı değildi hiçbir bez etimin hardan kızaran konur harelerinden
güne düşen şiir şiirdi gerçekten...kutlarım efendim...selam ve muabbetle...
Siz de benim gibi seviyorsunuz Murathan Mungan'i-belli bu da guzel siirlerindendir. Yalnız Opera siirinden alintilar ile zenginlestirilmis hos bir siirdi
“ve hala bilmiyordun sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana bütün kazananlar gibi terk ettin”
Hikaye içinde onlarca hikaye barındıran güzel şiirdi hocam.Çok zekice buluşlarda fazlalıkları.Aldığım bölümün son mısraları ise düşünemediğime hayıflandığım yerdi.Yürekten kutladım.Selam,saygı...
“ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim”
Murathan Munganın güzel dizleri ve beğeniyle dinlediğim güzl şiirinin nezdinde başarılı bir şiirdi kutlarım kaleminizi saygımla
“ve hala bilmiyordun sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana bütün kazananlar gibi terk ettin” .... Şiir,şark masallarından sevdalara kadar uzanan harika bir anlatım. Kutluyorum güne düşen güzelliği Selamlar saygılar.
OYSAKİ MASALLARLA DONATMIŞTIK SEVGİLERİ, HER MASAL GİBİ...ONLARINDA BİTMEYEN SONU GELDİ. HER GİDEN BİŞEYLER BIRAKIRKEN SIZILAR İÇİNDE, BEN YALNIZCA SENİN SIZINLA ÖLDÜM. TEBRİK EDİYORUM VE İÇ SIZINIZIN ,SİZDE BIRAKTIĞI ESERSE,ANLAM DOLU ŞİİRNİZLE ÖLÜMSÜZLÜK OLMUŞTUR.SAYGI VE SEVGİYLE.
Kesinlikle feci halde bir bağımlılık ve inanılmaz görünen ve rüya ve vurgunsun. Rüzgarın ıslığı gibi bütün sarp kayalıklarımı dolaşan, koylarımı, açıklarımı gezen.
Şarap rengine çeken dudaklarından ıslanan kalbimin duvarlarına ardı ardına dizilmiş köle hayallerimize değerdin, bembeyaz vuruşan dalgalardan havalanan zerreciklere. Şahmeran gözlerinden bütün efsanelerin düşlerine akardın su gibi.
Ve sensiz akan nehirlerin bizde bıraktığı uzaklıkta yalnızdın.
Kuşların çığlığı gibiydin. Hazan öyküsünde akşam saatlerine dans eden, milyonlarca defa kanat çırpan, gök tuvaline özgürlüğün figürünü ve yaşamın sonuz enerjisini çizen. Kanatların yankısı ve çığlığın yankısının fotoğrafını çeken, Rönesans’ta geldiğimiz gün yankısı budur.
Bir haritanın sınır boyunda, dağların arasında unutulmuş bir yağmur sonrası güneye iki ayak olan gökkuşağı beslemesisin çocukların çığlıklarında. “Buka baranê vebu” koşar ayak dizleri pantolon yırttığında ay çıkması çocuklar. Ayakları dikenli bitkilere baskın, kanamış derilerine yüzünün güneşini sürmeli. Kulaklarına yankılamalı sonra.
Bir yankısın türkümün avazında, sellerin en çok kalktığı vadilerde hazin hazin söylenen. Ne çare ki kemirilen bir tercümenin çıplak yokluğu.
Kalmak istesen de; çocukluğun unutulmuş acılarını apoletlerinde seviştiren devrin kraterlerinde, ne çare ki bu yankı adam astırır kahpeliğin adam boyu sümkürdüğü yerde. Rüştünü avuçlarında kemik öğüterek ispatlamış karakol kafalı yasaklardan. Korkudan en yüksek gerilim hattından aydınlatan projektör ayaklı zalimlerden, nemlenmeden çiçeklerimin üzerine serpecem seni.
Sensiz öğrendiğim öpücükleri terlemiş sonbahar gecelerinde yıkayacağım kirliliğinden. Mezar taşlarının ve toprağın altında sevdiklerimizden geri kalan kemiklerin huzurunda hem de.
Bir daha nasıl anlatırım seni bilmiyorum.
Onun için çığ kopuşu gibi ansızın kop dağların yüzünden ve denizlere doğru çocukluğunun bütün yaramazlığı, huysuzluğu ile küs.
Sağalt siyatiğimi baldıran acısıyla.
Kollarını bedeninden aç yanlarına doğru, bizim olmayacak denizlerin mutedil dalgalı saatlerinde. Uçmayı öğren gözlerini kapatarak. Işık hızıyla öp sızılarımı, seyranlarımı, kızgınlıklarımı.
Tercümesi vardır elbet upuzaklığın.
Her doğan bebeğin ağlayışı tarif edilmemişte olsa… tercümesi vardır benim yazmalarımın. Deniz kadar uzak dağ gibi yakın hem de.
Çünkü dilimi ısıracak gibi oluyorum her düşlediğimde seni.
ilk kez... ilk kez bir şiiri okurken etrafımda bir mikrofonu nu kadar çok aradım. ve ilk kez bir şiiri bu kadar avaz avaz en içten hali ile okuyasım geldi. ve ilk kez sistemimin kayıt için uygun olmamasına öfke duydum. zira bu dizelerin böyle sessiz kalması doğru değil. çok sarmalayan dizelerdi bunlar. çok haz veren bir hüzündü.
tebriklerim günün şiirine ve şairesinedir. ve şiir ziyadesi ile hak ettiği yerdedir.
gözlerinde gün batımı öldüren çocuklara özenirdi benim ömrüm bir kış masalının sonunda gökten düşmeyen üç elmaya sancısını gözbebeklerinde çürütmüş kimsesiz naaşlara
yüklü ve ağır...Yaşanacaklar varken,yaşanmışlara kurulan darağaçları...Lanet olsun... Şiirin ötelerde biryerlerde olmasından öte, sevdalarımız adına hepimiz size borçlandık...
yüreğimde günün şiiri :) çok çok güzeldi hüzünlüydü tam benim tarzımda bir şiirdi.. çok çok beğendim gerçekten harikasınız yürekten tebrik ederim selam ve sevgilerimle
Evet, bir şiir olarak çok güzel... Çok beğendim. On, on, on puan. Ve fakat öyle "vasiyet, kefen" falan hiç hoş değil hocam. :) Hayatta hiçbir şey böyle üzülmeye değmez. Hem inanın hiç hak etmez. Bence sevdiklerinize hadlerini aşan, hak etmedikleri sevgiler bahşetmeyin. Dünya dediğimiz çürük yumurta hiç bu kadar alaka-yı kalbe değmiyor. Üzülmeye de gelmiyor. Hangi sevgi bizden kıymetli? Biraz bencil olalım yahu. :) İşte bunlar da bir kadınsı acıya, hissiz bir erkeğin tesellileri oldu...
Bir karalekedir alınlara düşen Şimdi nasıl kurtulacaklarını bilmeden Bocalıyorlar oldukları yerde Ve tarih tekerürden ibarettir mutlak er veya geç yüzlerine çarpacaktır İşledikleri suçlardan dolayı. Kutlarım çok güzel etkili bir çalışma olmuş Sevgiyle saygılarımla
“ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim ben sende bütün aşklarımı temize çektim”
Harikulade güzel,yüreğinize,dilinize sağlık kutlarım ayrıca paylaşımınız için teşekkürler,saygıyla esen kalınız...
şimdi pusatsız bir düşün sol kefesine koy beni namlusu ölüme doğrultulmuş anarşist bir yürek ve cephanesi siteme eş bir sagudur tendeki çevir kurşun yüzünü gözlerimden yivle setin ateşli tangosuna benziyor bedendeki asılmadan saçlarımdan kirpiğine belki de gerçekleşmeyecek son dilektin bende şark masallarında ölmek diledim kurşuna dizildi alnımda dersim munzur sızdı dudaklarımdan şimdi şafağa göz kırpan bir lekedir kefendeki…
Saygılar.