BİR KADIN TANIDI ADAM
Bir Kadın Tanıdı Adam
Bir kadın tanıdı adam, Çok eskilerde bir günde… Güzeldi, tutkuluydu, cıvıl cıvıldı… Sordu kadına yıllar sonra, Bir Boğaz manzarasının rastlantısında… Yağmurun toprakla öpüştüğü, Portakal çiçeklerinin havayla koklaştığı, Gözlerin birleşip, ellerin titreştiği, Beyinde ihanetlerin yerleştiği “O ağacın altını şimdi anıyor musun?” Bir kadın tanıdı yine adam, Eskilerde bir günde… Gençti, seviyordu, kıpır kıpırdı. Düşündü kadını yıllar sonra, Deniz kokulu bir kentin kordon manzarasında… Dört beyaz duvar arasında, Kara gecenin aklanmış büyüsünde, Sağır eden sessizlikte, onun güzel sesinde İşitti nağmeleri dalgaların köpüklerinde… “Kararlıyım bu gece, senin olmaya geldim” Bir kadın tanıdı yeniden adam, Zamanlardan bir günde… Yeşil bakışlıydı, kraliçeydi, hüzün hüzündü… Yaşadı kadını yıllar sonra, Sınırların ötesinde, transın en koyu anında… Pamuk bulutlar yumuşaklığında, Sadakatin vakarlı huzurunda, Ölüm şerbetinin soluksuzluğunda, Sevda masallarının sur borusundan akan sesinde; “Ölürsem yazıktır sana kanmadan” “Kolların boynumda halkalanmadan”… Bir kadın tanıdı adam, Eskilerde, zamanda, yarınlarda… Sarıldı, ağladı, güldü, sevgi sevgiydi… Yaşıyordu kadını yıllar sonra, Gökyüzü sonsuzluğunda, maviler resitalinde... Kara gecelerdeki yakamoz tadında, Öfkeli yanakların allık renginde, Umut denizinin dalga sesinde, Şiirlerin mısralarında, şarkıların sözlerinde; “Ağlama gidenlerin ardından O giderse ben varım…” Bir kadın tanıdı adam, Dillerde, şiirlerde, renklerde… Kokladı, soludu, yutkundu, hasret hasretti… Mutluydu kadınla yıllar sonra, Yüreğinin aşka aç kaldığı bir anda… Sevgi damlalarının sarhoşluğunda, Şimşekler sonrası gökkuşağında, Sarı yapraklar arasında, tomurcuklarda, Bir melodi duyuldu uzaklarda… “Eskiden korkardım yalnızlıktan Korkmam artık sen varsın.” Şiir ve Seslendirme: SUSKUNBİRADAM (Turgay) |
Eskilerde, zamanda, yarınlarda…
Sarıldı, ağladı, güldü, sevgi sevgiydi…"
*
Kıymetli Gönül Dostu,
Sesiniz çok hoş. Fonetik. Şiire yakışmış.
Ayrıca her hatalı yazılmış şiiri kurtaracak bir ses.
Ben analizimi edebi açıdan yapmayacağım. Çünkü henüz şairlik basamağına adım atmadım. Ama şiirin ayak seslerini tanıyabilirim.
İlk yarıya kadar aynı tonda lirik bir ırmak gibi soyadınıza yakışır derecede gönüllere coşacak derecede şiire yakışmış. Sonra ya mikrofon, ya yorgunluk o girişteki tondan uzaklaşılmış. Eh normal...
Tabi benim analizim sesinizden daha çok, dizelerin içindeki şairi yakalamak olacak. Yani şairin gölgelerden okuru izlerken yakalamak olacaktır.
Yakaladım mı?
Tabi ki...
Şiirde bir şovalye ruhu ile kendinizi ön plana çıkartıp feda etmişsiniz. Bunu fark edince sözcüklerin, şiirin akışına önem vermedim. Biraz fazla cesur kalem kuşanacağım size...
Ama zekiceydi kendinizi sırlamanız.
Biraz sonra belki de aklınızın ötesindeki duvarı zıplayarak aşacağım.
Zira: Bir kadın ruhunu analiz etmek her erkeğin harcı değildir.
Bir kadını tam olarak Psikoanalizin babası Freud dahi çözememişken; o dahi bile şu şekilde ifade etmiş düşüncesini:
"Kadın ruhu konusunda otuz yılı aşkın çalışmalarıma karşın, yanıtlamayı başaramadığım bir soru var. Bir kadın ne ister?"
Vazgeçmiş: Ve adeta:
"Erkekte gelecek, kadında geçmiş ararım." derken hayallerini mi ifade etmiş bize?
Bir alay şair, düşünür, yazar-çizer, aşık, erkek kadın kadının tinselliğini analiz etmiştir. Lakin kadını şeytan dahi çözememişken, ona dahi pabucunu ters giydirmişken bir kadını hangi varlık tam analiz edebilir ki?
Şöyle bir açıdan bakalım mı, ne dersiniz?
Bir kadın tuvallerde şık ve hoş duruyor...
Bir kadın dizelere ne de zarif yakışıyor...
Bir kadın aşka ne de uyumlu...
Bir kadın ihanete ne de çabuk koşuyor!
Bir kadın hüzne öyle çabuk alışıyor ki!
Ve bir kadın kıskançlığı bu kadar mı çok sever? Özellikle de sevdiğinde...
Daha çok yazabilirim, inanın.
Tabi birkaç dizeden şairin ruhu anlaşılır mı? sorusu doğabilir.
Ben sadece bu şiirdeki şairi gölgelerde sobeledim, desem.
Galiba biraz Tolstoy gibi düşününce ; kadınları tanımakta zorlanmayacaktır bir erkek:
"Bir kadın ya sever, ya da nefret eder; ortası yoktur"
Dizeleri okurken tek düşündüğümse sizin Freud 'un çaresizliğini resmetmiş, Rilke'nin sevdasını imgelemiş, Nietszche'nin gönül yangısını sunmuşsunuz gönül soframıza Turgay hocam :)
İkrama devam...
Cidden kutlarım...
Selam ve saygıyla