Zamana perde çektikDeli gömleği giydik, zannettik samur kaftan, Yollar bir gün tükenir, hayâliyle avunduk. Mecnun-u dil hûn idik, medet beklerken saftan, Rüzgârları koklarken, yağmurları savunduk. Görmedik ömrümüzce, kat’a bir lahza sefa, Kalem “kırılsın” dedi; gözyaşlarında firâk. Ne canândan gün gördük, ne kör felekten vefa, Kana kızılcık dedik, baykuş elinde orak. Ne namerde diz vurduk, ne diledik el aman, Yara kabuk bağladı, katrandı ona merhem. Paslandı can dişlisi, topal geziyor zaman, İçinde yalnızlığın, sermayesi üç dirhem. Kadere hu demişiz, baş açık sine üryân, Dilimizde gül tası, gül sunduk içimizden. Bir türlü tükenmedi, ehlinde çeşm-i giryân, Kırlangıç bina yaptı, dökülen saçımızdan. Ne dağlarda hâl kaldı, ne gecede bilmece, Karanlık gecelerde, kara kılı ayırdık. Işk’a pervane idik, eritiyorken gece Aklımızın zârını, işte böyle sıyırdık. Gün oldu dil tutuldu, yanarken hayâlimiz, Zamana perde çektik, sabırdı bize revâ. Gün oldu nida verdi, dağda arzuhâlimiz, Makberî’ce tükendi, vuslata olan hevâ Makberî – Ahmet Akkoyun…17/12/2009...23:45…..İst |
Selamlar çokça