Dil güdâz
Ulufe vakti bu an, beyt-ül mâl delik deşik,
Harem-i izzetimin, odasında talan var. Artık seni saklamaz, azâd etti bu eşik, Bad-el harâb el Basra, evsâfınca talan var. Çöktü ümit köşkünde, salladığın o beşik, Ulufe vakti bu an, beyt-ül mâl delik deşik. Bekle sabahı bekle, gece katran gece kör, Cırcır böceklerinin, serenadında uyu. Ateş böceklerinin, ışığından cepken ör, Gönül kuyusu delik, çekildi sabır suyu. Görebilirsen eğer, derdin sâf hâlini gör, Bekle sabahı bekle, gece katran gece kör. Şerm etmeli Kehkeşân, cevrinle ahdi kanat, Fay hatlarım kırıldı, sezâymış öze eza. Sar beni yalnızlığım, çepeçevre sar donat. Bana yorgandır sefer, sana vuslattır ceza, Belki sana yakışan, sanat işte bu sanat, Şerm etmeli Kehkeşân, cevrinle ahdi kanat. Ne tambur sesi kaldı, ne inleyen ney sesi, Hüzün serencamında, yeşil bakışlı kuğu. Ben mücrim sabahların, tescilli divanesi, Kalmadı gözlerimde, gördüğün eski buğu. Sayende yerle yeksân, mücerred kalp kafesi, Ne tambur sesi kaldı, ne inleyen ney sesi. Zamana delik açtım, bir ben vardım bir de sen, Şafaklara yasaklı, gönül adlı bu harab. Çığlıklarda üşüsün, öreceğin o cepken, Gölgelere sarılsın, vefa yerine turab. Kalmadı Makberî’nin, rüyalarında desen, Zamana delik açtım, bir ben vardım bir de sen. Makberî – Ahmet Akkoyun………….29/11/2009……21:25….İst |
Selam ve muhabbetle...