GÖNÜL VUSLAT VAKTİ, GEÇ KIRK KAPIDANŞahı Merdan aşkı, yüklü sözümde Fatma anam sırrı, Kâbe gözümde Es ey bad-ı saba, esiver özümde Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Hızır dolu sunmuş, içmiş derenler Candır seher vakti, postu verenler Kırk makamda sırla, piştim erenler Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Can Hasan Hüseyin, gönül hanları Gözden yaşım aktı, yudum kanları Issız yolda buldum, cümle canları Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Nura döndü gecem, nur-u ezeli Canlar kalbim yudu, çıkıp gezeli Yandı ciğer parem, susup sezeli Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Gönül sana dardır, bildim bedenim Kıyam rükû secde, varlık nedenim Tayyi mekân edip, sohbet edenim Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Zaman mekân kalkıp, seyyah olunca Candan zikre daldım, aşkla dolunca Doğsam günüm gelip, tenim solunca Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Dünya yakıp kavurur, yanan hardayım Lisan bilmez avam, düştüm dardayım Gönlüm yanar durur, bense kardayım Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Mevla’m nasip etsin, sofra sereyim Garip derviş söyler, muştu vereyim Çağlar gönül amma, susuz dereyim Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… Çağrı geldi Haktan, dönüp bakarım Kul Yorulmaz der ki, nefsim yakarım Dosttan dosta Nebim, deyip akarım Gönül vuslat vakti, geç kırk kapıdan… |