MÜLTECİYİM
Günlerdir, Dersimdeyim,
Geyik suyu’nda yaşadığım, Görev yaptığım doğru da, Bir türlü gidemiyorum… Ne kadar, Düşünmek istemesem de, Düşünüyorum… Herkese bir haller olmuş sahi, Sorsana bana, sor, Sorsana ne haldeyim, neciyim, Eşi benzeri olmayan, bir durumdayım, Ne acıdır ki; kendi yurdumda; Mülteciyim… Mülteciyim… Hak arıyormuş, arsız, Kansız adamlar utanmadan. Yol kesip, cana kıyıyor, Cehaletin düşmanı, Karanlıkları aydınlatan, Öğretmenleri tarıyor, Katlediyor, İnsanlıktan nasibini almamış, Arsız, kansız adamlar… Ve ağızlarından salyalar akıtarak, Zırvalıyor da, zırvalıyor, Her ne hikmetse, Yaptıkları yanlarına kâr kalıyor… On yedi kilometre, On yedi kilometrelik köyüme, Köyüme gidemeyen benim, Yolu kesilen, hunharca kurşunlanan, Katledilen benim, İnsan hakları çığırtkanlığı yapan pez....k, NERDESİN… NERDESİN… Bizler; mezralardaki izbe evleri, Kandırılmış, karanlık yürekleri, Ve cehaleti aydınlatan, Ateş böcekleriyiz… Sıkıldım… Kendime görev addettim, Kalktım doğruldum, Yıllarca, acılarla yoğruldum. Seslendim… Kuşandırmayın, Kuşandırmayın beni bir daha… Bir kez kuşandık,“SONBAHAR “ koydular adımı, Uğradığım diyarlarda, Hain olan, tenler solar, Toprağa düşerdi… Bir kez kuşandık, idamla yargılandık, Zindanlarda geçti, en güzel yıllarım… Anladım… Her şeye rağmen, Denk durmayacaksınız sizler, Günah benden gitti, Bu ülke benim… Bu ülke bizim… O gecenin bir vakti, Ayrılmaz üçlü, Üçlü dediysek bir, Bir dediysek üçlü, Buluştular… Pusatlandılar, Ve üç mevsimi yaşattılar, Yaşattılar hainlere… Önce “CEHENNEM” göründü, Dağ başlarında, Hainlerin karabasanı oldu, Akan kanlar bir müddet; Bir müddet durdu… Ve sonra… “AZRAİL” mezralarda iz sürdü, Her meşenin dibinde, bir iz bıraktı… Hainlerin kirli kanlarını, Kirli kanlarını avuçlayıp, Çekiç güçün, evet evet Çekiç güçün Vicdanlarına sıvadı… Ölüm listesinde, İlk sıraya yükseldi adı… Evet, Ve en son, “SONBAHAR” göründü, Cudi, Gabar doruklarında, Yekmal yollarında, DERSİM’de… Ve yaprak dökümü vakti, Bir bir sararan, Hain tenler dere kenarlarında, Ağaç kovuklarında, Pis kokular saçarak, Yok oldular… Yok oldular… Ve gecenin bir vakti, Ayrılmaz üçlü, Üçlü dediysek bir, Bir dediysek üçlü, Buluştular ve sırra kadem bastılar, Ve bir “NOT” bıraktılar, DORUKLARA, “Denk durmazsanız sizler” Günah bizden gitti, Bekleyin yine geliyoruz yine “DENSİZLER” Günlerdir, Dersimdeyim, Geyik suyu’nda yaşadığım, Görev yaptığım doğru da, Bir türlü gidemiyorum… Ne kadar, Düşünmek istemesem de, Düşünüyorum… Herkese bir haller olmuş, Sahi; sorsana bana sor, Sorsana ne haldeyim, neciyim, Eşi benzeri olmayan, bir durumdayım, Ne acıdır ki; Kendi YURDUMDA… MÜLTECİYİM… MÜLTECİYİM… |
Her ne kadar hakikat da olsa konusu, öyle üslup kullanınız ki, taarruzunuz velveleye dönüşmesin. Neticede burası edebiyat paylaşım sitesidir. Mühim olan katılan ve destekleyenleri slogana getirmeyip, şiiri mihenge vurmaktır. Edebiyatın bittiği yerde edebsizliği düstur edinmeyen ne güzel bir şairdir. Tasvirleriniz etkileyici, belli ki tasavvurları yaşamışsınız. Sizi tesirli yapan acı çekmenizdir. Yazdıklarınızı düzenlerken "kıymaktan" çekinmeyiniz. Belagat hatır gönül dinlemez. Hoşçakalın.