Yunus'un Hikayesi
“Eğer o, Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı…” Kur’an-ı Kerim 37/143-144
karanlıklardayım şafaksız karanlıklarda sessiz ve kimsesiz balığın karnı kadar ışıksız ve dar sonsuzluk kadar dipsiz şimdi ıslak bir sükuttur gece, çıplak aşk kadar sahipsiz sorgu, azap ve kabir dizilir kalbime kurşun kurşun günahlar korku eceli boğar burada duygular aklı kovar karanlıklardayım şafaksız karanlıklarda kuşluk vakti doğmaz mı artık? artık taze ruhlar fışkırmaz mı rahimlerden cehennem soğumaz mı avuçlarımda? yutmaz mı günahları cennet, bir çırpıda? öyleyse neden çaresizlik oltasında karanlığı bekliyorum denizin ortasında kuşluk vakti doğmaz mı artık? Yunus’un hikayesi bu yalnız bir ruhun hikayesi ermişliğin payesi bu başka öyküler dinlemem artık ben de varım bu öyküde ses Cibril’in sesi, renk İblis’in aklım karma karışık üç gece yol, üç zemheri, üç cüce duygularım pusula kör bir pencereden seğirtir korka korka ışığa aşık gölgelerde sahil türküsü ve meftun gezerken güneş balığı arıyor Musa gün hıdırellez günü korku sırıtıyor afacan çocuk gibi günahlar gülümsüyor sinsice görünmüyor karanlığın dibi işte o zaman denize dalmak istiyorum gözyaşı almak denizden can sunmak istiyorum susuz göllere ağlamak ağlayabildiğimce susuyor gözüm deryada can hıraş çırpıntılar sükut semada düğüm söz noktalanıyor yerde yunuyor öfke son nefesini verirken isyan dilsizce... Yunus’un hikayesi bu Yûnûs! Yûnûs! çık balığın karnından artık sen çık da ben gireyim sen piştin, ben de pişeyim işte, esintiler geliyor semadan sana işte bak! rıhtıma varmana az kaldı bense bocalıyorum hâlâ girdabın ortasında işaretler alıyorum “konuşma, sus! ” hep aynı seda çınlıyor kulaklarımda dudaklarımda hep aynı isim Yûnûs! Yûnûs 1997 |
çık balığın karnından artık
sen çık da ben gireyim
sen piştin, ben de pişeyim .
Sizden dinlemiş olma mutluluğunu yaşadığım bu dizelerdeki derin anlama saygılar...Pişemedik be hocam...