Cüzamlı KadınlarBiliyorum… o cüzamlı kadınları… o katıla katıla gülerek düştüğümüz çukurları ve beyaz ayakkabımızda bir iki çamur kırıntısı… biliyorum. bugün bir başka olduğumu, dünden uzaklaştığımı, o kadar aklı selimim muhakkak; görüyorum… küfür de edebiliriz… bir ihtimal… karıştırıyorum; o cüzamlı kadınları, o güzel gülücükleri olan suratında o beyaz ayakkabılı, çamur kırıntılı… tanıklarım var. henüz o yaşa varmadığımdan sanıklarım ancak! fakat ayın 16 sındayım ve muhtemelen yine biliyor olacağım; o hastalıklı, o sevimsiz, o muhteşem kadınları… o kadınlar! solmuş yüzlerine tükürülür çoğunlukla; ben o tükürüğe razıyım… eteklerin tutuştuğu o abazanlık halini hatırlıyorum ve klasik bir müziğin altında; bir faytonda, bir kaldırımda, bir tuvalette… benim tanıklarım, öldüler henüz vardım o yaşlara… fakat ben her ayın 16 sında önce o cüzamlı kadınlarla sevişiyorum ve yüzlerine tükürülen tükürüğe de razıyım. o sebepsiz kadınlar kusursuz kadınlar! kusuru yanında kusur kalan… zavallı, ak, kara, mor kısraklar… kadınlar… hep vardılar ve hiç yoktular… üç noktaydılar. onlar da biliyorlar; yarın bugünü bekledikleri dünü arayacaklarını… Halil Babür |