BOŞLUĞA AÇILAN MERDİVEN
çatıya sadece birkaç basamak kala,
fişek gibi bir çocuk fırlar içimden, yuvarlanır merdivenlerden aşağıya önce izlemek isterim belki, sessizce öylece bakar kalırım arkasından, ne yapacaksa yapsın diye, gönlünce. . . . ve sonra duramam, giderim peşinden… çocukluk dağlarımıza ne kadar yakın, şehirlerimize ise o kadar uzak uzayıp giden bir sokakta yürürüz, aramıza bir adım mesafe koyarak. geceler, kör kandiller sunan gümüş tepsilerdir, kış gibidir bembeyaz bilinmeyen sevgiler gibi sarılırız, dualar okuyarak ve korkarak biraz. sonra yeni gün başlar, yarına ne çok benzer ama dün saklıdır içinde hayaller, hayra yorulan düşlerdir, üç numara bol kovboy kıyafetinde. böyle izleriz sessiz sinemayı, penceremizden… . ve ilk aşk, doğum, sürekli kavga ve bir ölüm… okul sıraları ve meydan kavgalarında, sanki değişen her manzarada inanç ve bir kadın olarak yaşam, kolumuza girer, yani tam aramıza. yeryüzümüzde ilk çiçek böyle hayat açar, bize en güzel gülümseyen bir başka ormanda ise bir çınar, gölgesini saklar karanlığa, ebediyen. ve paletler eser esintilerimizden, Boğaziçi bandıralı gemilere benzer o köpükler gibi sarhoşluğumuz, akar açık denizlere, kaybolup gider. bir safhası da işte böyle bir köpüktür ömrün, iki gözüm… . duman altı bir tavernanın tek kişilik locasından… haydi kaldıralım kadehimizi, bunca zaman hatırına, yoldaşlığımıza sonra kol-kola yürüyelim, senin önden çıktığın o binanın kapısına. biliyorum benim kadar yorgunsun, çıkmak zor gelirse merdivenleri karakterimiz niyetine bir tutalım, hiç yorum katmadan yüreklerimizi. bak bir adımda tırmanıverdik işte, çatının birkaç basamak öncesine bundan sonrası son nefeste, maviyi kucaklayabilmektir gökyüzünde. ayaklar altındaki kainata, selam olsun dünyamızdan… . . . işte çıktık çatıya, ver elini şimdi bana, rüzgar gibi açılacaktır kanatlarımız, kendimizi boşluğa bırakınca bu manzarada karşımıza farklı bir şey çıkmayacak dağlarımız o kadar yakın ve şehirlerimiz gene çok uzakta kalacak. Cevat çeştepe |
uzayıp giden bir sokakta yürürüz, aramıza bir adım mesafe koyarak.
geceler, kör kandiller sunan gümüş tepsilerdir, kış gibidir bembeyaz
bilinmeyen sevgiler gibi sarılırız, dualar okuyarak ve korkarak biraz.
sonra yeni gün başlar, yarına ne çok benzer ama dün saklıdır içinde
hayaller, hayra yorulan düşlerdir, üç numara bol kovboy kıyafetinde.
böyle izleriz sessiz sinemayı, penceremizden…
Ömrümüzün geride kalan kesitleri, bir zaman sonra düşer önümüze değilmi ..
Şair ruhunun derinliklerinde kalanları yazarak güzel bir gezinti yaptırdı bize.... Muhteşemdi
Kaleminiz daim olsun efendim, sevgi ile kalın.
Hayırlı Bayramlar diliyorum ailenizle birlikte...