kuş konmaz düşlerkendilerine külden bir mazi yaratan ateş toplarının yurdudur bu gece ve her gece saçlarında simli ölü birer erguvan dudaklarım bir imdat sirenim olsaydı eğer yahut canavar düdüğü yüreğimin tam zamanıydı şimdi çalardım bu şehri ayağa kaldırana kadar uyku var uyku yok bekliyorum vuruyor duvarlarına göz çeperlerimin ışık illa ki de senden istiklalimi istiyorum cevherini çaldırmış ruhum karanlık kelimeler çıldırır dillerinde sevgilim yokluğunda evleri yıkılır devlerin gittiğini görürsün içinden derinlere doğru adımlarını sayar karanlık adamlar denize bakarsın ayrılık olur yönün bakmazsın geçmez şu zaman dediğin gelen giden sorar işte nedir bu hal rüzgar yalnızca beni mi sallar vaka dehşetine kapılmış giderim aşiyanda ellerim boş bir tabut bari sen ölmezden önce kon ya da göç ama hayat suyunu bu çeşmeden iç |