Aşka TövbeÂh! yandı şu sînem, bir nâra düştüm Vardım zülf-i siyah dildâra düştüm Yansıdı üstüme ay gibi şavkı Gözü kamaştıran ebrâra düştüm Fettan bakışları aktı kalbime Kömür gözlerinde nazara düştüm İçtim aşk meyini yârin elinden Başım dumanlandı efkâra düştüm Divane ömrümün hazân vaktinde Derilmemiş körpe bahara düştüm Fütursuz bağlandım bin bir sevinçle Pür neşe emsalsiz gülzâra düştüm Kapıldım gönülden aşkın seline Sürüklendim, varıp icbâra düştüm Sevdanın yelinde estim, savruldum Yâr dilinden acı azâra düştüm Kırıldı kanadım aşk semasında Halden anlamayan ağyâra düştüm Sarpa sardı yolum sevda dağında Vuslatı gizemli esrâra düştüm Diz çöküp yalvardım yârin önünde Firaka hükümlü karara düştüm Acılar tutuştu gönül bağımda Hasreti çöl gibi diyara düştüm Hüzünle dolaştım yandım kahrımdan Özümden sitemli inzâra düştüm Umudum tükendi küstüm dünyaya Öz canımdan bezdim bizâra düştüm Gömdüm derinlere acılarımı Şu kara sevdamı ikrâra düştüm El açtım Rabbi’me niyaz eyledim Aşka tövbe ile zinhâra düştüm Müptela olmuşken o nazlı cânâ Zehir yudumlayıp zıhâra düştüm Başıboş dolaştım mecnun misali Çaresiz özlemle tekrara düştüm Karşılıksız sevda bitirdi beni Biçare ahdimi inkâra düştüm Hicranlar kuşattı kara bahtımı Âvâre yürekle ısrâra düştüm Çürüttüm ömrümü bir aşk uğruna Varıp en sonunda zarâra düştüm Yıkıp viran etti vefasız dilber Mîmâr’ım kalbimi imâra düştüm. 04.06.2008 Menderes OYANIK |