Bir Beyaz LâleMasalların çekmeceleri, ansızın açıldı; Göklere pervaz vurdu ak güvercinler; Gelip yüreğimin dilek ağacına tünediler. İçimdeki hazin boşlukta irtifa kaybederken, Şafak kızıllığında bir beyaz lâle açtı; Aşkın kavruk kozası, milat olup saçtı. Asırlar sürecek yalnızlığıma, Bir huri dur deyip, gamze çaktı. Çığlıktan türemiş onca şiirim tarih oldu, Kekeme mevsimlerim son buldu; Bu seferki göz ağrım, lâleler şehri İstanbul’du. Dingin bir sevdanın şamdanı alevlendi, Kavi mihman ile ruhum şad oldu. Kül yağmuru denizlerim, masmavi şimdi; Yüreğimin tuvaline, gözlerinin fırçası değdi. Yiten dünlerimin, kırık mızrabı sustu; Yorgun kelimelerim şahlandı, coştu. Kaçak düşlerle örülü hülyalarımıza, Mağrur bir dalga gibi iltica ediyorum. Dilimin kemiğine taktım adını, Sol yakamda, rozet gibi taşıyorum. Yüreğim panayır, adeta halay yeri; Bir beyaz lâle dolaşır damarlarımda. Hangi atmosferde, buluttayım bana sor? Cilvesi öldürür, busesi kor. Bir garip aşığım, görmeyin hor! Dev sevdayı, yürekte taşımak zor. İstanbul’un orta yerinde bir beyaz lâle, Sormayın beni, düşürdü ne hâle? Elinde tebeşir, ak yarınlara ışık, Yağmur ıslağı dudaklardan bal akar; Koca şehrin keşmekeşine alışık, Dertleri Haliç’i, kendisi beni yakar. Karanfil kokulu ellerinden tutayım senin, İşvene, nazına yanayım senin; Bir tatlı lafına kanayım senin, Tüm cümlelerimin öznesi sensin. Hazana inat, baharım ol! Gönül matarama, sevda iksirini dol! 31.10.2009 Muhittin Alaca |
Üstad orjınal mısralar mest eder beni,tebrikler...