Asr-ı Cehâlet, Asr-ı Saadet
KARANLIK ÇAĞ
(Asr-ı cehâlet) Bir iken, İki oldu. Yol... İtaat ve isyan Âh Kâbil âh! Açtın kanlı bayrağı, Düştü senin elinle, ilk kan Toprağa... Ürperdi kâinat Damlanın haşmetiyle Seni izledi Nice Ebu Cehiller... Zirveye ulaştı Kara bayrağın, kara kalplileri Beterden beter dünya Açmadan solar çiçek Diri diri toprağa gömülür Papatyalar... Seyirci kaldı dünya Her çeşit zulme karşı Gözler ufukta Kurtarıcı bekler... AYDINLIK ÇAĞ (Asr-ı saadet) ...Ve nihâyet Gün doğmadan Bir “Nur” doğdu Öksüz... Yıl: 571 12 Rebi-ül evvel Çöl şefkatli bir anne Sevdi en içten duygularla... Hüzün yüklü kâinat Dindirmeye gebe kendi ıstırabını Sevindi. Gözyaşı döktü. Güneş başkaydı o gün Ay daha parlak Yıldızlar müjde dağıtır O, doğdu diye... O gece şafak sökmeden Yıkıldı burçlar Söndü bin yıllık ateş Susuz kaldı göl Devrildi putlar Bir korku bir telaş Nihayet onlar da anladılar Güneşin yere indiğini... Çile dolu altmış üç yıl İnsanlığa bir mesaj sundu Ölümsüz... Her fâni gibi o da öldü Ölmemek üz’re... Dudaklardan dökülen Son söz: Refîk-i Âlâ’ya Refîk-i Âlâ’ya Refîk-i Âlâ’ya... Hanifi KARA |
Alem O'nun yüzü suyu hürmetine var oldu.
O , doğunca bütün dünya hep nurlara gark oldu.
Cehaletin zambakları birer birer hep soldu.
Asr-ı Saadet dönemi Gül-i gülşenle doldu.
deyiverdim, affınıza sığınarak.
neneh. tarafından 11/3/2009 1:33:31 PM zamanında düzenlenmiştir.