İklimleralevin boynu bükülür aşk ateşinde ey acısına ortak olduğum sesim her seferinde -aksi çarpınca çığlığının- sedaya dönersin aslından yanlış bu cihan ,bu dağ tepe boyası solgun resim ayrılıklardan paslı (h)al ve kara puslu yol... gözlerinde kırk tas tövbe su akar kirpiğinden günah dökülür sen ve ben hevesin nefese yengisiyiz son bir aşk zihafı, alevden arzu sonsuz çoğuldan dağlanır döğmemiz ey sözüme ön ses yaptığım ( s) es şiirimin kanatlarına saplanan okum kızıl büklü içimi çok hırpalıyorsun aşk ki yağmurla denize gerdeği bulutun balıklardan pul pul gelinlikli su imgeleri ışıldıyor usumun sanatlar edeb-pençe duruyorken sana gelincik boynunu kuruttum yürek sayfasında umudun iklim düğününde üç elma düşüyorsun kapıverdim masalından İstanbul’un kafes kuşlarımı saldım çırılçıplak çağırıyor iklimin kırık iğneyle diktiğim kanadımda gök ve ormanın düş izleri kızıl kanıyor kestaneci üstüne sinen kirpiğimin kokusunda tuttu içimi akşamlar ılık iklimlerle döndü ıslıkçık ürkekliğim el salladığım rıhtımda karanlık her yolculuk sana susmuşsam ey doğmayan söz bil ki küskün değilim, aşk yarasından bu yok bir seslik soluk takılmış bir kere en keskin uçlu çengel içimde birşey değiyor ölüme acısı buruk bir çakmak tut içimi göreceğim suda bir taşla çoğalan halkalarımı boğumundan boğulu sesim kaç kez bas-tın çıplak ayakla ateşine neyin tiz sesin inlemesi "mi" nefesin o gök kubbe dön(mey)en sessiz semahgahta pişer sabrı aşk ehlinin dudaklarımın neyidir söz , ağla iklimim lanetlenmiş yazgıları bezeyen aşka Sait Açıkgöz |