Nur Topu Bir Ayrılık
Ayrılıklar ülkesinden dönmüştüm,
Sevdiğim ne varsa, koyup ardımda. Bir beni almıştım ağır hasarlı, Sonbaharda, ağaç gibi yapraksız, Kıyıya vuran bir dalgadan farksız. Bir sabah, apansız çıktın karşıma, Şaşkındın, Ürkektin ve heyecanlı, Gözlerime bakarken titriyordun, Kelimeler, ağzında dolanıyor, Ne diyeceğini bilemiyordun. Öylesine masum, öylesine saf, Ve öylece karşımda duruyordun. Senin o çocuk haline vuruldum. Tohum gibi, ekildin yüreğime, Sonra filizlendin, Sonra, dal verdin içimde, Budaksız. Bahar müjdecisi bir fidan gibi. Öyle alışmıştım, öyle sevmiştim, Anne, yavrusunu bu kadar sevmez, Ayrılık, aklımdan hiç geçmiyordu, Zaten ayrılığa yüreğim yetmez. Seninleyken, gökyüzü masmaviydi, Güneş sapsarıydı, Ay ışıl, ışıl. Korkuyordum, Ya kızıla dönüşürse gökyüzü, Ya, güneş doğmazsa, yeni bir güne. Ya gidersen, Ya, biterse mutluluk. Offff, of, Korktuğum başıma geldi ne yazık. Bir sabah, apansız çıkıp gelmiştin, Yine bir sabah apansız gitmişsin. Tırpanlayıp içimden, Güzel olan her şeyi. Güneşin sarısını, Gökyüzünün mavisini de alıp, Bir kuru dal gibi, bırakıp beni. Gözün aydın, Seninle bu güzel aşktan yadigar, Nur topu bir ayrılığımız oldu. S.U. |
her ayrılık ayrılık mıdır?