SARILMAK İSTİYORUM YALNIZLIĞA
Yaşamak istiyorum tek başıma,
Ötelerin ötesine gitmek istiyorum, Sarılmak istiyorum yalnızlığa, Coşkun bir aşkla uçmak istiyorum, Bulutları yatak yapmak istiyorum, Yalnızlığımı uyutmak istiyorum. Siz, ahde vefasız insanları, Sevmek zorunda kalmasanız, Keşke onlarla dost olmasanız, Kokusunu dahi almasanız, Deruni bir yalnızlık kuşatsa ruhunuzu, Ne fark ederdi? Koca İstanbul’un göbeğinde. Acı çığlıkları çınlatır kulaklarınızı Ve insanların caddelerden akışları, Anlamsız anlamsız size bakışları, Konuştuklarını ah bir duysanız! Karanlık sokaklarda akşamlasanız, Size yürekten dost eli uzatan Lambanın nurunda bir aydınlansanız Ve ceylan gözlü yıldızların Size kaş, göz ettiğini bir görseniz Hatta o güzelim ayın Size gülümsediğini bir görseniz Ya da sevgili güneşin, Barış elini uzattığını, Bütün derunî güzellerin, Size naz ettiğini bir görseniz, Siz, yine de yalnızsınız Ve bir bedende tek beyinsiniz. Ruhumun bütün derinlikleri, Mazimi gözümün önüne serdi, Atalarımız: “Güzel düşünmek iyi” derdi. Ah mâzilerim! Koşup da tutamadığım, Beni bir gölge gibi takip edip de Arkasından bakamadığım… Her maziye inen derin anılar, Büyük bir anlam ifade eder, Ben koşarım, istikbâlim kaçar, Mazimse hep aslını takip eder. Eylül akşamı efkârlandım yine, Bu dava bana mı kalmış diyen diyene. Herkes benim gibi düşünüyor mu? Aşk acısı yüreğini yakıyor mu? Geceler yalnızlığını dindiriyor mu? Sevdikleri ellerini tutuyor mu? Sabahın kuru soğuğu gelmeden, Yaprakların ciğerini delmeden, Ecel nefeslerde solumaya başladı, Zamansız öten horozları haşladı. Yalnızlar yine bir Eylül gecesi, İstanbul sokaklarında akşamladı. Sessizce bakıyorum cadde ve sokaklara, İnsanlar teker teker çekiliyorlar yuvaya. Ana, babalarını bekleyen küçük yavrular, Sıcak bir sevgiyle boyunlarına sarıldılar. Ya babası ve anası olmayanlar, Acaba kime ana, baba diyorlar? Öksüz kalmak; zor mu desem zor, Gel de bu ayrılığın acısını bana sor. Gelin yalnızları, yalnızlığa itmeyelim, Zor günlerinde yanlarından gitmeyelim. Allah’ın Resulü buyurur ki Hadisi Şerifinde: “Birbirinizi sevmedikçe iman etmezsiniz, İman etmedikçe de Cennet’e giremezsiniz.” 17.09.1995 İstanbul |
Ta ötelerin ötesinde…
Kirli çamaşırları giymek zorunda kalmasanız,
Hatta kokusunu bile duymasanız,
Deruni bir yalnızlık kuşatsa yanınızı,
Ne fark ederdi, koca İstanbul’un göbeğinde?
Araba sesleri çınlatır kulaklarınızı,
Ve insanların caddelerden cıvıl cıvıl;
Konuştuklarını duysanız,
Veya tepenizde durup da,
Sizi herkese tanıtan,
Lambanın şelalesinde dursanız;
Ve yıldızların size, bir kaş ettiğini görseniz,
Hatta o güzelim ayın;
Size gülümsediğini görseniz,
Ya da güneşin, barış elini uzattığını,
Bütün güzellerin, size naz ettiğini görseniz,
Siz yine de yalnızsınız…
Ve bir kalemle beyinsiniz.
Ruhumun derinlikleri,
Mazilerimi, gözümün önüne serdi,
Atalarımız, güzel düşünmek iyi derdi.
Ah mâzilerim! Koşup da tutamadığım,
Ve beni bir gölge gibi takip edipte,
Arkasından koşamadığım.
Her maziye inen derin anılar;
Büyük bir anlam ifade eder.
Ben koşarım, istikbâlim kaçar,
Mazimse aslını takip eder.
Bu Eylül akşamı, efkârlandım yine,
Herkes benim gibi düşünüyor mu diye.
Sabahların soğuğu gelmedi ama
Yapraklar başladı, hışırdamaya.
Yine yalnızlar; bir Eylül gecesi,
İstanbul sokaklarında akşamladı.
Bakıyorum, hâlâ cadde ve sokaklara,
İnsanlar teker teker çekiliyorlar yuvaya.
Babalarını bekleyen küçücük yavrular,
Hemen sıcacıkça boyunlarına sarıldılar.
Ya babası ve annesi olmayanlar,
Kime anne ve baba diyorlar?
Öksüz olmak; zor mu desem zor.
Yalnızları, yalnızlığa itmeyelim,
Ak ve kara günde dost olalım.
Allah’ın Resulü buyurur hadisinde:
“Birbirinizi hakkıyla sevmedikçe iman etmezsiniz,
İman etmedikçe de, Cennet’e girmezsiniz.”
GÜZEL BİR ŞİİR DEĞERLİ ŞAİR DOSTUM BEĞENİ İLE OKUDUM YÜREKTEN KUTLARIM PUANIM 5