BİR VUSLAT BAYRAMINDA DÖNECEKSİN BANA
Bu gün
On dördüncü ayın on dördü Yüzün gibi… Günlerden vuslat Hâlâ çalışıyor gelişine kurduğum saat Bütün olmazların dolduğu bir aşkta Olağan bir tarihi yazmak yakışmazdı kalemime Yüreğim bir hasret sürgünü olsa bile Dur demeliydim kederime, dur demeliydim elemime Önce aşka yakışanı yapıp Güzelliklerinle resmetmeliydim dünü Sonra beklemeye yakışanı yapıp maviye boyamalıydım günü Dün, ondan önceki gün Yani seninle yaşanan her gün Kırağı düşmüş bir çiçeğin üstüne, güneşin doğması Kurak bir yüreğe, sevdanın yağması gibiydi sevgili Abı hayattı varlığın… Sen nefestin ve hiç bitmedin. Ne sana küstüm ben ne de aşka Beklemeyi öğrendim önce Sonra varmışsın gibi sevmeyi Aslında yokluğun, tarifi imkânsız bir yüktü Beklerken sevmek direncimi büyüttü… Olsa bile suya yazılı sitemlerim Ant olsun, bir an bile unutmadım ve vazgeçmedim Bekledim, bekleyeceğim… Bu gün hâlâ Güneş, ışıl ışıl vuruyorsa Parmaklarımın arasından saçlarına Ve saçlarının hayali yatıyorsa omuzlarımda Rüzgâr, sana uğramadan gelmiyorsa bana Sen kokuyorsa her esişi ve her şiirim Musalla taşında “aşk ölmez” diyerek açan bir çiçekse Hepsi, sen varsın gibi yazılmışsa yokluğuna Bu gün hâlâ Adın yön veriyorsa mutluluk gemilerime Rastgele diyen sensen yüreğimin tayfalarına Dalgalar nefesin, yakamozlar gözlerin gibi Dans ediyorlarsa ay ışığı altında Ve gözlerinle dalıyorsa gözlerim uykulara Bu gün hâlâ Yıldızların üstünde adını şakıyorsa bülbüller Hayalin gecenin içine açan güneşse Ayın halesinde açıyorsa sana benzeyen güller Bakışların düşlerimi ısıtan ateşse Ben sana kalben Kerem’im ve sen içimde ölümsüz Aslı İşte böyle sultanım benim sevdamın aslı Hiçbir fırtına batıramaz günü Hiçbir şey kirletemez dünü Sen “aşk ölümsüzdür” lafında imzam Sen aşk-ı vuslatımın akdi Sen mutluluğumun bitimsiz vakti Gönlümün efsun gözlü sultanıysan sevgili… Biliyorum… Aşk yenik düşmeyecek zamana Ve sen Bu aşka yakışanı yapacak! Bir vuslat bayramında döneceksin bana İHSAN TURHAN |