bir ekim günüdür…
pencerenin buğusunda kuru bir inat
deh deh hımbıl otobüsüm rize’den gelir tahammül sınırında küfür gibi korna sesi ihtişamı mahzun, iki karış düşmüş surat zaafı vardır yağmurlara belki, kim bilir ne var ki mavi yeşil arasıdır hayat hem iki türküde kesilir adamın nefesi hem filizlenmiş dallardan umut serpilir acı bir tebessüm, ayarı kaçan ağır bir tokat ve hatta buruk bir tütsü dumanı gibidir keskin ve soğuk marazlığında deniz kokar ne davalar kavrulmuş bedeninde, istihzar sahibidir yosun tutmuş avuçları derin yalnızlığında tereddütlü dokunuşları tertemiz kokar belki bir değnek tek ihtiyacı, belki bir arda belki de uluorta sarılmak mıdır isyan edercesine ve salazar’ın sinsiliğinde fado, futbol, fiesta ve yine her yalnızlık bir hüzün katar gecesine hatta her gecesinde biraz halsiz biraz hasta heyhat zor, kaldırmaz iffeti böylesini cananın nitekim vasat kırgınlığı çevresinden gelir çirkinliği içine hapsolmuş usturuplu dünyanın kim bilir hangimiz kulpu kopuk gerçek kafir ve salazar’ın sinsiliğinde fado, futbol, fiesta elinden envai çeşit lezzetler hala ezberimdedir ne yazar, gizli kalmış melâneti duymasak ta… raşit nadir, |