yatıp kalkıp sen diyorum
lüleburgaz fena mahcup,
masmavi bir bahar sabahı sırıtıyor edirne bayırından lokum gibi bir kızın ahı, içerleniyorum kahrından yatıp kalkıp sen diyorum * * * * güneş buralara geç doğar akşamdan kalma etraf cansız tenhalık, bulutlu gözlerin adına, çıplak elleriyle adamı boğar bir köşe başı bulursun amansız ve tanıdık surat ararsın inadına * * * * nafile oturursun biçare ve üzgün dilin damağın kurumuşken büsbütün demi zehir gibi bir çay içersin ateş kusarken yalnızlığın üşürsün, anlamadan kendinden geçersin, suna dediğim kezzap gibi yakar * * * * gece saat yirmi üç kırk on dakika geciktim muhakkak geride dumanlı bir ses kırık belki buruk bir bakış sürgün belki dokunsan tüm hıncını saçacak yağmur gibi üzerime çökerken gün * * * * ayakaltında bir izmarit ezik gün ağarır düşe kalka sendeleyerek caka satan bir sefil gülüşü eksik ben çok geçtim bu caddeden hem kaldırımları tekmeleyerek aklım fikrim sende, bilmiyorum neden * * * * lüleburgaz fena mahcup, yeni baştan bir bahar sabahı sırıtıyor edirne bayırından lokum gibi bir kızın ahı, içerleniyorum kahrından gecem gündüzüm sen diyorum |
dertten kederden göçende bir
ölümsüz sanılan kalpteki sevdaları
azad edip uçuranda bir
keman dediğin sazlı bir çalgı
ona bağlanıp çektiğin yasın nedir anlamı
hele dibine vurduğun bir şişe zehir rakı
bırak sevdayı kalsın yası
hele dibine vurduğun bir şişe rakı
öldürür kalpteki İMANI
ölümsüz sandığın sevdanın
daha gerçeği var dünyanın
bence sen al eline sazı bağlamayı
kalbini dinlendirsin
şu nazlı canı