bu şehir!..
bu şehir;
çelikten parmaklıkları göklere değin uzanan, zifiri karanlık bir zindan hatta soğuk cehennem gibidir… yalnızlardan daha yalnızım ne yazar biçare çırpınmak, hasret dalgalarında boğuluyorum martılar uçuşuyor çığlık çığlık suyun tuzunda senin tenin ve nefasetindendir korkum burnumdadır, dibe vurmuş kokusu salık mumlar yanar bir süre için bir süre derin ziyanlık kanat kanat hayat yanar alıp veremediğim bir şey yok bütün meselem, kaybolmuş gibiyim çetrefil sokaklarda şehrin gazabından çok sürterim, çıtak mekanlarındadır elem sarmaşık bir havada dolanacak aranıyorum… arsız bir maya tutar avuçlarımda merdiven dayar tahammüle, tahammüller bıkar solucan yüklü yaşam entrikadır kararımda istinat eder, her taşın altından sinsice çıkar küstah bir sırıtma silueti gelir, soğuk pencerenin buğusunda kimi zaman kimi zaman küfür gibi içimi yıkar bu şehir; çelikten parmaklıkları göklere değin uzanan, zifiri karanlık bir zindan hatta susuz ve soğuk cehennem gibidir… zannediyorum 2007 yazı, büyükelçiliklerin protokolün olduğu ankarada susuz kalmak içimi acıtmış ve bu şiiri kaleme almıştım... en çok düşündüren ise Gap projesine ayrılan ödeneğin ne olduğu? söz konusu 22 barajdan ancak üçü inşa edildi... Atatürk, Karakaya ve Keban... daha bu hesaba dahil edilmeyen hidroelektirk santrallari, su depoları ve su kanalları hariç... hakkari taraflarında esendere ve şemdinlide şu sıralar zannediyorum 2 barajın inşası devam ediyor, lakin Gap’la alakalı oldukları meçhul... devletin malı deniz hesabı... sayın çetin kabak’a şiire ses olduğu için teşekkürler... |