ankara…
kargacık burgacık karaladığım bir şiirdir bu önümdeki
bilirsin, yağmur ıslattığında buğulanır dizelerim satır satır, mürekkep mürekkep akar sözcükler ve sinesi çetin hayat akar mevsim mevsim hıçkırıklarla karışık bir kahır, tatsız bir sefer uluorta bir hışım yaraladığım mısralar şiirdeki hala duruyor mu başımı yasladığım dizlerin beni iyi tanırsın sevgilim, huysuz muhalifin teki altı yüz kilometre öteden için için nükseder izlerin sükûnet almış bir seferde mendildir eldeki idam sehpasında gibi sessizdir, usul usul sallanır başı sonu belli olmayan bir yolun neresindeyim kime sorsan gözlerimi ne görmüştür ne de tanır ve yazdıklarım gibi vakit boşalır mevsim mevsim alabildiğine ıslak yetim bir serzeniştir dildeki sesi soluğu teheyyüç dolu; heyhat, ihtimaller zor ben yirmi beşlik raşit, hayırsız herifin teki sahi, saçların dağınıkken daha çok yakışıyor iliklerine işler adamın, küstah bakışlarından mahrum yabancılardan saklandığını bilirim, korkudan mıdır nedir şuan yalnızlığın yedi rengini aklımda tutuyorum ve bütün tutsak kalmış sevişmeler ezberimdedir kim bilir, hesap etmek mümkün müdür zamanı boğazdan geçmek bilmeyen lokmalarını yutuyorum şüphesiz, oynamıyordu meydandaki koca saatin yelkovanı |