serseridir benim sevdamserseridir benim sevdam avare avare dolanır, ne zamandır hovardalık peşinde sevdikçe sevmeler usanır ne karanlıklarım kavrulur güneşinde ne aydınlıklarım bulanır serseridir benim sevdam * * * * ince zümrüt gün gibi dişlerin, hele kaşların, kırbaç gibi uzun, dudakların isviçre çakısından keskin, birkaç sözle büsbütün mahzun bakışların boksör yumruğu, güldün mü dağılıyor ağzım yüzüm tel teldir ipek saçların, boynuma urgan düğüm düğüm bir adımınla tekmeleniyor sandalyeler cellat baltalarında bileniyor ölüm bilmem, uslanır belki bu sefer bahsi hoş bir yaradır kaşıyorum serseridir benim sevdam durup durup sana sataşıyorum * * * * yok, kalmadı tadım tuzum, tutmuyor elim ayağım en panik halinde basmasın sıkıntı hıçkırık tuttu mu seni zıvanadan çıkıyorum, belli olmuyor solum sağım * * * * yaprak yeşili üzerinde tek ahbap az çilek alerjisi tadındadır öpüşün ince sesin en sivri matkap, azıcık yükseldi mi eleğe dönüyorum iki parmağının arasından çektiğin tütün, beni kasıp kavuruyor duman duman bir kısmım üfledikçe toz bulut oluyor, bir kısmım tablada kalan kül bir tutam, en azılı kısmımsa zevk kokar… serseridir benim sevdam narin elin uzandı mı kınını terk ediyor kılıçlar, dokundun mu usturalar çiziyor, ağladın mı gözyaşlarınla boğuluyorum; omuzların kuru sinek gibi eziyor sen yağmur yağdığında, başka ıslanıyorum bir ıstırap çeliyor yüreğimi, birkaç sel alıp götürüyor… * * * * bulutlar, ah senin bulutların gözlerime resmini dokuyor bir yanlışım olmaya görsün, insafım şahsıma bin bela okuyor * * * * ben sana ‘kestane şekerim’ diyorum sensiz her şeyim yarım şehir şehir ter dökersin fırsatını buldukça ararsın koyu sıcaklığınla sımsıkı sararsın özlediğim kokun en işveli esin avuçlarında soluksuz yaşarım ben sana ‘kestane şekerim’ diyorum serseridir benim sevdam en mazoşist haykırışımla seni seviyorum… |
çok güzeldi
sevgilerle...