DoktorumŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Öncelikle şunu belirteyim de dostlarım üzülmesinler. ’Olayın benimle direkt bir ilgisi yoktur...’
Sonra da bazı serzenişlerim olacak. Şöyle ki; Bir devlet dairesine ayak basmak istemem. Kendim de devlet memurluğundan emekli bir kişiyim. Hem de öyle bir devlet kurumu ki, nasıl fırçalarsan fırçala kimsenin gıkının çıkması mümkün değil. Her neyse. İşte böyle bir ortamda memurluk yapan birisi olarak, halk ile de çok içli dışılı olduğum bir görevli olmama rağmen, bir tek insanı bile incitmeden görev yapmaya çalıştım. Kendimin bu tavrı sonucu, ister istemez gittiğim bir devlet dairesinde iyi muamele görmemi isteme hakkını doğuruyor... Bir devlet hastanesi, ya da bir askeri hastane ya da bir herhangi bir devlet dairesinde gördüğü hizmetten, gördüğü muameleden memnun kalan biriniz varsa ne olursunuz bana tavsiye edin bundan böyle ben de oralara gideyim. Henüz bir kaç gün önce eşimi ameliyat ettirdim. Gittiğim hastane bir özel kurumdu. Kapıda karşıladılar beni. Beni tanıdıklarından değil. Usülleri öyleymiş. Önce şaşırdım, ’bir dakika ne oluyoruz kardeşim! ’ hiddetlenmesinde bulundum. Çünkü normal bir muamele değildi(!) karşılaştığım muamele... Sonra adım adım, nereye, nasıl müracaat edeceğimi anlattılar ve doktor sıram gelince (ki sanırım 10 dakika kadar bekledim) içeriye girdim. Ürkektim. Doktorun ’oturun, buyurun, nasılsınız’ sorularını sormadan direkt olarak ’neyin var! ’ diye bağıracağını bekliyordum ki, gülümseyen bir insanla karşılaştım ve tertemiz ve tam karşısında yer alan koltuklara oturmamızı söyledi. Eşim de yanımdaydı elbette. Karşımdaki insan evladı gülümsüyor ve sebebi ziyaretimizi öğrenmeye çalışıyordu. Ben gördüğüm muamleden utanıyor, sıkılıyor, ’acaba ayıp mı ediyoruz’ diye düşünüyordum... Sanırım meramım anlaşıldı sizler tarafından.... ’Doktorum ’ adlı şiirim bu duygularla kaleme alındı.
Hastayım doktorum, sanma köleyim…
Zamanın aldıysam özür dileyim. Eyolmazsa yaram, bırak öleyim, Sallar bana yeter; kızma sen bana. Yol, yordam bilmem ki, çalmam kapıyı. Sattım tarlaları, verdim tapuyu Hatta birkaç inek, bir de sıpayı… Mallar bana yeter, kızma sen bana. Önce başım ağrır, sonra geyreğim. Üç övün yediğim; bayat gevreğim. Bundan gayrı her gün, her an uğrağım; Yollar bana yeter, kızma sen bana. Bir torba ilacı yuttum olmadı, Sobanın başında yattım olmadı, Çarpığa, ocağa gittim olmadı. Küller bana yeter, kızma sen bana. Ayaklarım sıcak, başım serindir İyi olursam bil, bu eserindir İste neyim varsa hepsi senindir. Pullar bana yeter, kızma sen bana. Hastane önünde babam bekliyor, İnan ki onun da kalbi tekliyor. Bilmiyorum sanıp benden saklıyor Hâllar bana yeter, kızma sen bana. (2009/8/Konya) |
Hastayım doktorum, sanma köleyim…
Zamanın aldıysam özür dileyim.
Eyolmazsa yaram, bırak öleyim,
Sallar bana yeter; kızma sen bana.
Yol, yordam bilmem ki, çalmam kapıyı.
Sattım tarlaları, verdim tapuyu
Hatta birkaç inek, bir de sıpayı…
Mallar bana yeter, kızma sen bana.
Önce başım ağrır, sonra geyreğim.
Üç övün yediğim; bayat gevreğim.
Bundan gayrı her gün, her an uğrağım;
Yollar bana yeter, kızma sen bana.
Bir torba ilacı yuttum olmadı,
Sobanın başında yattım olmadı,
Çarpığa, ocağa gittim olmadı.
Küller bana yeter, kızma sen bana.
Ayaklarım sıcak, başım serindir
İyi olursam bil, bu eserindir
İste neyim varsa hepsi senindir.
Pullar bana yeter, kızma sen bana.
Hastane önünde babam bekliyor,
İnan ki onun da kalbi tekliyor.
Bilmiyorum sanıp benden saklıyor
Hâllar bana yeter, kızma sen bana.
Sevgili şairim,harikaydınız.Böyle güzel anlatımlar bir numara,kutlarım yüreğinizi.Beni aşklar meşkler ilgilendirmiyor.Benim derdim sistem,memleketlm,insan odaklı ne varsa kısaca.Çok beğendim şiirleriniziin hepsini okuyacağım.Benimde ilacım ülkem çaresi