KÜLÜN TENE DOKUNDUĞU AN
Nehrin alnıma sıçrayan lekesinden arınmalıyım
Sıkıntısından çatlayan bir tomurcuk gibi hızlı yapmalıyım işi , Mahşer üçlemesiyle suya değdirdiğim kızıl uçlu kılıçları nasıl kurtardıysam mevsimlerin yanlış buharından , Çünkü ; mutlak olan kaderi yoktur ne suyun , ne de ateşin... ateşin , taşı is rengine boyadığı anlardayım... bahar denilen yalan , fesleğen felsefesi çakılı , nehre sevdiremiyor kimse ateşin hükmü kuru oduna , suyun çılgınlığının hükmü , yorgun çakıla ; bendeki yalnızlık , çakıl yığını toprağa geçiyor... Kimsenin külden korktuğu yok oysa , KÜLÜN TENE DOKUNDUĞU ANDAN Öfkeli yılanların dilinde erken tükeniyor zehir , Ne kadar yorsakta kendimizi , yok suyun ateşi seveceği... Dümeni bir iç dünyaya kırmalı desen , ilk yorgunluk soluğu cinnettir Her iç dünya , iç dehlizleri kadar ülkemizin , Tene dökülen sudan tut , Bende dediğin bedene kadar Hiçbir şeyin , YALANLAR KADAR BİLE HÜKMÜ YOKMUŞ BU KİMİNE CENNET OLAN DÜNYADA SARP ÖZDEMİR |