ÇAĞRI
üstüne en alımlı ürpertini giy eduardo
bu gece kendimize dönüş yolunu kaybetmiş bir uçurum kiralayalım ay sadece bizi üzsün ve yukarıdaki en yalnız yıldızı gözlerimize bağlayalım gel eduardo savaşların bizden çaldığı kendimizi bu ıssız karanlıkta bulalım. bir yaygara vardır şimdi orada bir difteri, bir boğmaca krizi uzak dur! cüssemizi o mavi kabustan gökyüzüne sığınaklayalım düşün bir hele, hele bir aklını yetir ne kadar oyunu unuttuk yıllarımızı faizlerken? kalbimizi kirletip tenimizi dolambaçlı sokakların köşelerinde çizerken ve unuttuk en yalın adımızı aynaların uzak köşelerinde hadi bir gayret o en ıslak yüzünü geri getir yaşlarımızı dinginlikle kurulayalım ağla lütfen eduardo biz onlardan olmayalım... şu karanlık, şu bitimsiz ululuk çaresiz hissetme kendini asla bırak bedenini ışıltılı çimlerin yamacına ki biz, sen ve ikimiz bütün insanlığımızdan azade ve tanrıların doyumsuz iksirini içerken içimizde sorgusuz bir mutluluk toprağın, suyun ve havanın konforlu kimyasına karışalım elimizde ateş elimizde meşalesi özgürlüğün hiç yormayan sonsuz bir yolu koşalım yıkanalım eduardo bu kirler geçmez değil ki onlar silinir, gayretsiz bi suyla erir artık tenimizi bir peygamber pelerini gibi ay ışığına boyayalım ve anlayalım yalnızlık alın yazımız değil ağacını unutmuş bir yaprağız bu karanlıkta hırslı rüzgarların darbesiyle umarsızca kopmayalım. anladık eduardo bazen bütün heybetimizle dikilebilmek için ve haykırmak için elimizde orak çekiç bilenmek için durgunluğun sonsuzluğunda erimek gerekir. bırak elindekileri sevgilim ummanlığımızın çarşafı yüzümüzü bu gece silinmez bir kana boyayalım... |
çok yalın bir dil...ama o kadar da dilde zengin...
kutlarım kalemdeki ustalığı.....sayfaya ilk gelişim yaaa..sanırım takibime almalıyım...
sevgiler..