(7) ÇOBANOĞLU HATİ
Bir Ay kala Terhis’e, Adettir Askerlikte;
Tesbih’in son bölümüne otuzbir Boncuk konur. Hergün "Biri" atılır. Kalanlar; "- Gel Teskere" çekmeye, tekrar geri takılır. "- Darısı Başına!" der, verirsin en Yakınına, arta kalan "Püsküllü" İmami’yi Hatıra. Rica, Minnet, Yalvar-Yakar, Azar, İstek. Tehdit, Baskı, Santaj, Hiddet; "- Öğreteyim sana, Okuma-Yazma’yı Hati." Olmaz Kurban! Cahilliğime saygım var.Sen bildin de n’oldu?" "- Doğru!" "- Terhisten sonra Mektup yazma bana. Okutamam kimseye."(*) "- Ama Hati!" "- Asra Bacı’yada Mektup yazdıramayacağım artık, demek!" "- Kürtçe bilen Asker var." "- Vatan-Hayini-Miyim ben? Kürtçe konuşmakYasak!. Asla! Tezce kavuşayım Sılama." Yaklaşıyor Teskere, birde Veda Gecesi. İmami’yi verirken; "- Görüşeceğiz Hati!" "- Gelme Balam, üzersin." "- Niçin?" "- Hayalinde sev bizi." "- Ama Karın? Asra Bacı’m, görmek isterse beni?" "- Hangi Gözle görsün. Bi çare, Ağma! Aşiret sevmez Yaban’ı. Kürt yada Düşman. Birde "Bilgiç" olanı. Canımı yakmak için, yakar Hasmım Canını." Üç Yıl sonra, İstanbul’da Amc’oğlu Rüstem ile karşılaştım. Gördü, pek sevinmedi. Bir Laz Kızı almış, açmış kendi Balık Ocağını. "- Hati?" dedim. "- İki Ateş arsında kaldı." dedi. İçe Kan ağlayan Güzleriyle; "- Hoşçakal!" bilem demeden, Çektiii, gittiii. |