(5) ÇOBANOĞLU HATİ ORATORYA'SIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sevgili Dostlar. İlkin Merhaba.
Ukelalıktan nefret ettiğim gibi, birde sözünün arasına Entel-Yabancı İsimler katan kişileri hiç sevmem. "- Halkım anlamaz ki bunları " derim. Bugün, emin de değilim. 25 Yıldır uzağım ülkemden. Çok şey değişmiştir herhalde. Bakalım, dönünce göreceğim Gerçeği. Ne yazık ki, özür dileyerek, birkaç Yabancı Bigi’yi vermek zorundayım. Böylece "Çobanoğlu Hati’ yi daha da iyi tanıyacaksınız diye düşünüyorum; İlkin bir Filim; Danimarka Yapımı. Bilmem Türkçesi aynımı; "Bulutların Üstünde gibi.." idi Yabancı adı. Reji’yi Kay Polak yapmış. Baş Rolü bir Orkestra Yönetmeni, Daniel Soman oynuyor. Oyuncusu ise; Michael Nyquist. Onu Perdede görünce, Hati’yi hatırladım. Sanki İkiz Kardeşi. 3-5 Konfeksiyon küçüğü tabi. "- 300 yıl sonra, Hati’de bir Daniel olurdu" diye düşünüyorum. Ne dersiniz? Birde Filmin Final’i; Filmi seyredince şaşırıp kalmıştım. Yaşadığım "Harbiye Marşı" Gecesi gözlerimin önüne geliverdi. Filmin ve Şiirin Finali Koro yönünden birbirine çok benzer.Şiir’in Oratorya olmasını bu Filme borçluyum. Eğer olmuşsa, tabi? İkincisi ise; Carl Orff’un "Carmına Burana" sı; Eğer görmüş, yada duymuşsanız; Tüm Koro ve Folklor Gruplarını, Hati’nin billur Tiz Sesini, Akerdeon’cu Kosak Hilmi’nin Bas Sesini ve "Kasaska" Ritmini, Kafkas Dansının "Oratorya Ruhu" içine kesik-kesik Şiir, Ağıt ve diğer Tiyatro Öge’leri ile sunulmasını, Doktor’un Kanun çalışını, Silifke Grubunun Davul-Zurna-Kaşık-Dans ve Şarkılarını, Ankaralı Keman-i Kemal’in Arabeskini, Muğlalı Klarnet Nuri ve Sulukule Dümbele’kali’ nin Zilli Cingen Havalarını, Hati’nin Mevlana Semavisini, Orgeneral’in Finaldaki Bariton çıkışını, diğer Saz-Uzun Hava, Gazel, Arrajman-Türk Klasik, Fasıl, Modern ve de Rep Musiği’nin tüm Öge’lerini bu Oratorya’nın içinde bir-bir bulup, tek-tek yerli yerine koyacaksınız. Üçüncü Ricam; Tschaikowsky’nin Kuğu Gölü Balesindeki "Dört-küçük-Kuğu" dansını işitmiş yada görmüş olmanız. Bu 4-Uşak’a, Beyaz-Floş-Kısa-Etek’ler yerine, Karadeniz Urba’ları giydiriniz. (lütfen Kep’lerini ve Siyah-Bale-Patik’lerini unutmayın) Uşaklarımın Ayak-Baş Parmak-Uçlarına kıyamam. Haa! Birde Kemençe. Genelde ise; Kastaniyet, Filamengo Dansı, Arenadaki Boğa Güreşleri herkesce bilinir."7 Çobanoğlu Hati Şiiri" ve "Asra Bacı’ya Mektuplar" bu Oratorya’nın Tıyatral Kısmını tamamlar Oyuncular; Hepsi Gerçek Kişiler. Akerdeoncu Kafkas Hilmi, biraz Olga-Kosağı-Hastası olduğu için, Ritmi Kuzey’e kaydırmış olabilir. Düzeltirim. Beşiktaşlı Doktor(Adını unuttum) olmasa bu şiir böyle bitmezdi. Değerlendirmeyi, sizin Takdirinize bırakıyorum. "Harbiye Marşı" Bahriye’yi çok severdim. Deniz Lisesi’nin Giriş İmtehanını Kazandım-Kazanacam. Rahmi Dayım Heybeliada-Deniz-Lisesi’nde Subay olduğu için; "- İstiklal Marşı’nı ve Harbiye’yi iyi yazar-söylersen, kazanırsın yeğenim." demişti. "- Tek-Ders-Takıntı’lı (Borçlu) olanlar bir adım öne! Dürüstlük, Asker olmanın ilk şartıdır, Asker!" Ben, " Dürüstbir adım ile" kabettim Bahriye’yi. Dayım söylerdi; "- Niceleri. 4-5 Dersten Borçlu olanlar bile kazandılar imtehanı, Yeğenim!" Popüler Oratorya (Pop-Oratorıum); Latinca Oratorıum "Dua-Evi" demektir. Klasik-Modern Şekilleri vardır. Mesela:Çocuk, Futbol, Rock, Yunus Emre Popüler Oratoryaları gibi. İki Hikaye "Hikayelerim" Bölümünde bulacağınız: "Alay’ın dışı " ve "Alayın İçi" Yazıtları bu Oratorya’ya Aittir. Diğer "Asra Bacı Mektuplar’ı" nı zamanla yazacağım.
Bir Gece;
"- Yazıcı kalk!" "- Ne var?" "- Orgeneral gelmiş. Eyvah,Tevtiş!" Alarm! Dizildik. Nizam! Tevtiş biter. Herkes mutlu. Kurulur Masa Subay Gazinosu’nda. "- İlkin Şarkılar, Fasıl." "- Sonra?" "- Horan tepsin Uşaklar. Or General, Sinop’lu. Arkadan Saz, avaz-avaz. Orkestra-Arrajman. Ee! Hati’yide hazırla. O da Gazel atacak." Önce Yemek. "- Eyvah! Komutan Yeşil Ay’cı. Kaldır Kadehleri, yok et!" Birde istemezmi; "Harbiye" "- Repertuarımızda yok. Çalamayız demek" Hele bir de, de!. Gidersin Gümbürtüye. Yok-Yoktur Askerlikte! "- Harbiye bu, Harbiye!" Albay kızar. Emir!; "- Yapın!" "- Yapalım. Emret Komutanım!" Ali Başçavuş üzgün. Üç Subay; Saksafon, Klarnet ve Org izinde. "Neyi, kim yapacak?" Kimse bilmez. "- Yap!" Tangur-Tungur Prova. "- Öne alın Horan’ı!" Hati sakin; "- Okuyum mu Sure’yi?" "- Hadi oradan, Deli !" "- Ya Gazel?" "- Komutan Yeşil Ay’cı Birader!" "- Hangi şarkıyı ister, Kurban?" "- Şarkı değil, Marş-be-Marş! Üstelik de Harbiye!. Boş ver Hati, aldırma." "- Anlat!" "- Zaman kısa!" "- Bir söyle." "- Doktor’u uyandıralım, hele!" Bir "Doktor" var Bando’da. Baş Kanuncu’su, Zeki Müren’in. Aşkından bırakmış Tıp’pı. Sarhoş, Sefil, Perişan. Diyar-Diyar dolaşmış. "Klasik’ten-Çince’ye, ne istersen o çalar. Çalarken İçki içmez. içtimi üç Gün yatar. Doktor, Hati bir Tüm’dür. Bir-birini tamamlar; Biri uzun-iri, öbürü kısa-yuvar. Hati; Makamı Dudaktan-Kulaktan kapar. "Acemaşiran Kürd-i, Küdi’li Hicazkar" Fasıl, Güfte hep ezber. Nota falan anlamaz. Gazel’i güzel çeker, birde Uzun Hava’yı. Muğla’lı Klarnet Nuri, Sulukule-Dümbele’kali. Bas, Keman-i "Arabesk Kemal". Bariton-Akerdeon Kafkaslı Kosak Hilmi. Bir de; Ben anlamam Muzikten. Tek bildiğim; Harbiye. Parçalanır Kurt gibi, "Marş" kapılır ağzımdan. Her Söz, NAME. Her Name, TON. Her Ton, KORO. Her Koro, KANON! "Harbiye Marşı" didiklenir, yapılır. Mandal çeker Usta’ca, ayarlar Doktor Ton’u, değiştirir Güfte’yi. Basar Mızrap; Sürter, sıçrar, kayar Üç-Beş-Tel. Yada tek, tek tınlar Notalar. "- Sen tekrarla! Sen uzat! Sen Koro’ya eşlik et!" Dur, Hati biraz sabret! Kafkas’lı, Kosak Hilmi ! "Kazaska" ’na başlarım! Bölme bre, Nameyi!" Doktor; Koşar, coşar, kollar, toplar, hır’lar, hav’lar "Çoban Köpeği" gibi. Bu Sürü’de herkes Koyun. ben Çoban. Makam , Usul, Kafiye; YAŞA, VAROL HARBİYE! Ansızın Doktor durdu; "- Allah-Allah ne oldu?" El-çırpar o, Flamingo; "- Şaka-da-şak-şak!" Topuklar vurulur. "- Tam-tara-tam-tam" Kastaniyetler titrer. Matador’lar tepinir. Dersane Arena olur; "- Oley!" "- Yapmayın Uşaklar, iş ciddi!" "- Haydi Sahne’ye, Horan bitti!" Salon sessiz; 17 Kişi, (Horan dahil) Sahnede. Ben İdareci; Parmaklarım Havada. Ararım, sorarım Ton’u her Yerde; "- Oohmm..." Doktor sakince girer, Kanunu ile Konuya; "HARBİYE" anımsanır. Sallar-salar, mızraplar. Koro ise Uğultu, (üç Oktavdan ap-ayrı) kanon-kanon Uşaklar. "- Dur, Hati!" demeye kalmaz; "Pip" ler ince-tiz bir Ses; "- TÜRK VATANI ÜSTÜNDE.." den; ( Marş’ın ortasından) başlar. "- DEEE" yi de uzatır-da-uzatır. Şükür, yetişti Keman.Yakalar hemen onu. Yayar, dağıtır, toplar. Tekrar Koro’ya sokar. Sıra-sıra girerler; Bas, Bariton, Klarnet. Davul, Zurna, Dümbelek. Yararlar bir-bir Yeri. Bulur Doktor Ton’unu. Marş Temposu, Ayaklar. Uğultu "Çığlık" olur; "- YAŞA, VAR OL, HARBİYE!" Nameler Gök Gürültüsü; "- YIKILMAZ SATVETİNLE !" Koro hala yavaştan, iki-Oktav-açıktan; Yaylandıkça-yaylanır; "- HARBİYE-de-HARBİYE!" Sallandıkça, sallanır. Hati’de bir de; "- EEE!" de takıldı kaldı. Doktor ise dağıttı, yavaşlattı Tempo’yu; "Derin, uzun ve Kat-Kat."; "- Yetti Doktor! Gir gayri. Düştüm Ocağına, İmdat!" Duymuş gibi girer o; "- GÖKLERDEN GELEN BİR SES" Ama nasıl bir giriş! Anlatamaz Kalemler Koro-Muzik katlanır. Kanatlanır, şahlanır; "- SANA NE DİYOR DİNLE!" Gök gürler, Şimşek çakar; "- TÜRK VATANI ÜSTÜNDE." Koro Tiz’e çıktıkça-çıktı; "- EEE" yi de, çekip-çekip uzattı. Bas ise Lokomatif; "- E’VATANI ÜSTÜND, E’VATANI ÜSTÜND, E’VATANI ÜSTÜND" de Plak takıldı kaldı. Ansızın sıçrar; "- SÖNMEZ BİR GÜNEŞSİN SEN!" in son iki Hecesi; "-* SİN-SEN!, SİN-SEN" de, Kafkas Grubu Salona. Akordeon "Kasaska". Alkış-Cümle Fısıltı, Topuk vurup,dönerler; Usul-usul söylerler; "- HEY!, HEY!. HEY!" Kelimeler iç-içe, Köşe Kapmaca oynar. Tüm Mısralar sessizce; "CARMİNA BURANA"" olur. Cümleler bölük-pörçük; "- SEEEEEN !" in içinde konur. "- HEY!" Dört Laz Uşağı gele; "- KEMENÇEMUN SAPUNİ, GÜL’LE DONATACAGUM, GÜL’LE DONATACAGUM!" Halay çeke-çeke, el-Bel-ele, Ayak-Parmak-üstüne. Tschaikowsky’nin Kuğu Bale’sinden; "Dört-Küçük-Kuğu" Ayaklaması yapılır. Kemençe’ye Kafa-Göz-Kaş çatarak, "- KARTAL YUVALARINDA" Çapraz Bacak atılır "- AMA NİİİİN! AMANİN HEY!" Davul. Zurna, Kaşıklar; "- SİLİFKE’NİN YOĞURDU!" çalar- söyler; "- ŞAKIR-ŞAKIR" oynarlar. "- SENİ KİMLER DOĞURDU?" Dururmu Çingenler; Muğlalı Klarnet Nuri-Sulukule Dümbele’kali, bu Şöleni görünce? "- ANA, ANA!" derler. "- NİYE VERDİN BENİ KALAYCIYA?" Zillerler; "- KAP-KA LAYLAMIYOR, YAMA-YAMI-YOR VAY!-VAY!" Diye, diye inlerler. Arka-arka Gruplar; Türkü-Arabesk-Saz, Fasıl-Klasik Şarkı, Orkestra-Arrajman buyurulur, sunulur. Salon çınlar, Şelale. Coşar-koşar Sel gibi, hep beraber El-Ele. Veee, niiihayeeet... "- HATİ GELİYOR" Elbet! Doktor Kanunu ile, "MEVLANA"ya Yol açar. Hati başlar Gazel’e; "- KAŞLAR KARA, GÖZLER KARA" (Her "KARA" da bir Koro) "- KİM KARA SEVDA NA’VURULMAZ. GöRSE DİDAR’IM SENİ?" Koro "KARA"’lamaya devam eder. tüm Gruplar Semaven. Huşu-İbret dönerler. Ara Name gelir; "- TAM-TARA, RAM TAM. TARA-TARA TAM!" Herkes Sahne’ye geri. Doktor sessizce usul, değiştirir Makam’ı. Ağzı kapalı Koro; "- HARBİYE" yi mırıldar. uğuldanıp-sallanır. General ansızın-birden, hiddetle yerinden kalktı. Hissetim... Çevirmem Kafamı. Ensemde soğuk Ter’ler; "- ŞİMDİ YEDİM KURŞUNU!" Sarılırsa Beylik’e; "- PARMAK-TETİK, BEN BİTTİM!" Koro Mutlu, tüm Neşe. Bekliyorlar İnfaz’ı. "- KARTAL YUVALARINDA. HüRDüR MİLLET SENİNLE!" Nerden çıktı bu Tenor? Yeri-Göğü inleten, bir Derya’ya Yel salan, Sellerin Sesi de kim?; GENERALİN KENDİSİ. Ne Chopin, ne Beethoven ne de Bach ve Mozart, "Harbiye" Harbiye olalı. Böylesini görmedi. |
TEBRİK EDERİM ŞAİR