Eli Cebinde Gitmek AşktanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İstanbul sancısı tutunca.. Ayyaşlık piçi bir karalama...
Ne kolay görünür.. eli cebinde gitmek aşktan ıslıkların ezgisiyle silik.. yalpalayan boşlukları bağıraraktan doğasının verdiği yetkiye dayanarak.. kadarı bile bırakılmadan yalnızlıktan… Sözgelimi günlerden İstanbuldur ama güftesiz bir gece gibi geçmiştir boğazından gibi lambalardan akıtmıştır raksını.. bakışmasız sağanak ve sonrası yalnızlık, kıvrılarak.. iki el gezinmiştir ceplerinde yalın ayak kara bulutlar arası habercisi olmuştur.. ikinci el aşkların mükellefi şarkılarla Eli cebinde gezinir dursan da sorasın tutar.. neden görünmez kanar insanlar tel örgüsüyle göğüslere inip kalınca bir kösnül sancı sorsan, söylenir mi kuru dudaklarına gözyaşını silen aynalar? ki kadarı yok bu yalnızlığın, tüm dokunuşları cepte tek kalmış mezar taşlarında soğuk bir eğlencedir ürperme sinsi karanlıktaki köşegenlere pısıvermiştir çıplak ışıklar, pencerelere: her ağız, bir tutam da olsa köz ambarı göz koymuş boşluğunda oynaşan bir kıvılcımı nedensiz ateş almasak kurur sol yarımızda bir yaprak? Elin ceplerinde; kadarı yoktur bu yalnızlığın uyanınca gündüzün fenerleriyle son bulur.. bildiğin tüm yüzler yanık bırakılacaktır bir sazende.. ıslıkların fotoğrafında yorgun mızrap: ırmaklardan bir bestedir, muskadır yanağımız ceplerin bırakmaz ellerini; alışılmışa gebedir ıslaklık sızılara rast getirilen tutkuya kurbandır ateşler.. yağmurla yanışlar, nedensiz salınır İstanbul, iner ıslık dolu gölgene buram buramdır bestesiz.. söver gitmelerin ve yolların kokusu her nasılsa ilk elden avuçlanmıştır ceplerin, aklanmaz ardında dizelerin söylenir mi dersin şimdi, aşkı yazmasak, kurur gibi durur yolculuğunda bir sol yaprak! M. Mustafa USLU |