25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2046
Okunma

uğultulu bir devinim ruhlarda
buz tutmuş yürekler
ve ayaz kesiyor
donuk bakışların değdiği yerler
bu öfke
bu hırs
bu haset
bu
herşey benim
her yer bizim
herkes kölemdir diyenler
ey siz
insan olmaktan vazgeçmiş
katliama barış urbası giydiren çürümüş yürekler
ve ey şeytanı mürşit bilenler
yaklaşıyor kıyametiniz
o kıyamet ki
yere çalacak sahte saltanatların hükümdarlarını
kıyam edecek başucunuzda
yok ettiğiniz bedenler
şimdilik
sadece şimdilik
onikiden vuruyor
üstüne basıp geçme hesaplarınız
ve ağlamıyor artık her nedense
timsah gözyaşlarınızın ıslattığı bebekler
...
tüm kapılarınız sımsıkı örtülü
eşiklerinizde emir bekleyenler
karıştır
saldır
yakala
öldür
yok et
tamamlıyor görevlerini bir bir
itaatkâr /satılmış/ saygın makamı büyükler
arz/talebin kıymetince değerli mertebelerde
ve yaladığı kemiklerce semiz
beyefendi geçinen komisyoner itler
biliniz ki bitecek çok yakında tüm coğrafyalarında yer yüzünün
o yıldızlı yaldızlı övünmeler
...
yürek yarasından
kan revan arzın kabuğu
kaşıdıkça fışkırıyor cerahatler
niyet onamak değil
sağlatmak değil
ne hak ne hukuk değil istenilen
merhem yerine sürülüyor yaralı bedenlere
tanklar
mavzerler
lav kusanlar
kaleşler
akıl almaz vicdan yoksunluğunda
kavruluyor yanan şehirler
bin bir düzen hile
bin bir çözümsüz çözümler
salyaları akarak bölüşüyorlar
yer altında yer üstünde ne varsa
kanlı ellerinden sızıyor kadınlar bebekler
...
uğruna işlenen cinayetlere seyirci fahişe petrol
ve sahip olanı çıldırtan kutsal bakire su
söyleyin
daha kaç yıl polensiz kalabilir arılar
ne kadar dayanır oğulsuz petekler
görün
görün işte ahval budur
kararmış kemiklere karılmış madenler şahit
kan karışmış yer altı suları yürüyor damarlarına cümle ağaçların
ve kan tükürüyor meyveye duran çiçekler...
ceyda görk
16haziran2009