Kelebek ÖpücüğüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Elimizden kayarken yıllar
anıları törpüleyen zamana dur diyemedik... Kısa tatil süresince doğduğum evdeydim... sensizliğin mevsiminde hasret biriktirdi gözlerim yüzümde unutulmuş izleri yağmur saklarken… nefesinin gül gölgesi şimdi çok serin derin bir iç çekişle serpildi güz bahçeme gözlerimde hasat zamanı ince bir hüzün... eşikte bıraktığım sevinçler yitik hayaller süklüm püklüm eksik bütün harfler unutulmuş sözcükler boğazımda düğüm zamanın yorgun kapısında gündönümü fırtınasına teslim ellerim... solmaya yüz tutmuş hanımeli kokusu neden burnumun direğini sızlatır şimdi patika yolda ağaçlar şemsiye. karanlık bir tüneldeyim ayrık otu sarmış sütü kesilen inciri can eriği dallarında fesleğen kokulu el izlerin... içimde hep o eylül ikindisi gidişinden rehin eksilen gülüşümü yağmura sarıyorum sessizce poyraz ağzı yüreğim… zaman sarkacı boşlukta sallanırken ne yıllar acını örtebildi ne hasretini dindirdi. haziranda sular yükselirken gideni uğurladı feryat figan kanadı kırık serçe fasılasız yağmurlar altında kimliğini unuturken mevsim... bir seher vakti taze demli çay kokusu kapımı tıklatırken güneş olsun üşüyen yüreğime kelebek öpücüğün kifayetsiz kalan sözümü ah ateşi sararken sakla beni sesinin billur ırmağındaki bir ninniye emaneti teslim etmeden önce, anne! Değerli yorumuyla şiirime can veren saygıdeğer dost Mustafa Zorla Beyefendiye teşekkürlerimle... |
eksilen gülüşümü yağmura sarıyorum sessizce
poyraz ağzı yüreğim…
şiirinizin önce bir duruşu var..şiir yazanla şair arasındaki farkı belirleyen..ve onu bir hayat tarzı kılan..eğreti kalmıyor hiç bir kelime..yerli yerinde..burada şiir bulacağımı biliyordum..
geç kalmanın özrüyle seçkiyi kutluyor saygılar sunuyorum