‘kimi başında taçla doğar, kimi elinde kılıçla; ben kalemle doğmuşum. insanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım.’ Cemil Meriç
çölde gülüm mehlikâ susuzluğu izleyen bûse bûse düşüne girip döküleceğim mehlikâ aşkta külüm mehtabımı gizleyen bu gece de koynuna sözle sokulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
gökyüzünde turnalar yolundan şaşmış sersem aşkın pul kanadında sırtında perçem perçem mehlikâm gül yaprağım karanfilimde şebnem bilirim bu gece de benden kovulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
beyhûde mevsimlerim ne yazdır ne zemheri bir zeytin ateşinde tutuştuğumdan beri âh mehlikâm köz üşür buz sende yangın yeri geçiyorum kendimden tel tel soyulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
yosma yollar utandı selvi söğüt boyunca teşhirde bengisular soğuk pınar suyunca koşarım senden sana ıtrî sesi duyunca adresim kaybolursa kimden sorulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
bir hüznün kan damlası kaderimden kalan kin söyle kolay olur mu değişmek sâkin sâkin mehlikâm kardelenim bu hıncı çekmem lâkin senden başka bir seni nereden bulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
mehlikâ sakınırım ruhundaki ferinden kör bir göz dönse sana ürperirim derinden utandığım içindir o güzel gözlerinden sen uyurken kahrına usulca dolacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
kuytularda bilendim gamsız nefes mestine çarmıha gerdim beni kara hazan restine pas tutmaz ecel olur azrail’in kastına ne şundan ne de bundan huydan durulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
ötesi bir feryâttır ‘halden mâziye sığın’ bırakmaz arsız kabûs korkular yığın yığın deme ‘kimseler duymaz boşadır bu çığlığın’ dile gelsin gözyaşın dilden vurulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
çay demi üzerime örtülmekte son perde kedere mi uzandın yoksa kondun mu derde ıslak çam gölgesinin kuruduğu o yerde çalı yalnızlığından nefsimi yolacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
titrek istikbâlimin çıkmaz sokağı telâş dökülür rezil hüsrân ruhuma yavaş yavaş âcizliği resmeder kalbimden bir damla yaş çekip de gidersen sen kiminle güleceğim âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
zebâniler görürüm ihsan ardı peşinde üfle bana cenneti erirken ateşinde hûri gibi usulca taşı beni düşünde densiz hayat kasırga hepten savrulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
kan tutar kaçık aklı çakar şimşek ard arda gün gelir yarasalar ışığına dalar da gün yüze secde olur nice kardelen karda söze gelmez hasretin gayzda boğulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
vâdiden şâhikaya kanat açıp dağına laçin olur ağarım başak başak ağına dokunsa volkan patlar dudağım dudağına dünyanın merkezine inip kavrulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
meşk ederler gecede mezarlarda böcekler sen giderken mehlikâm seyre dalar köçekler bülbül güle küser de mahvolmaz mı çiçekler şafak vakti geçiyor gülmezsen solacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
nice dağlar yüklendi ferhat’ın gürz beline asıldı kızgın çöller leylâ’nın sır eline aslı lale toplasın düşüp kerem seline masallar yetim sende ankalar çalacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
buğulu hatırânda doru hazlar fırtına birden şaklar hâyâdan boran-tipi sırtına çatlaya pekçe tenim damarlarım yırtına bir huzurun ardında kalben yorulacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
okyanuslar kurudu yakamozlar ıslandı gemiler son dalgada ardın sıra paslandı başı dumanlı dağlar ovalara yaslandı serinlerken bu âlem çöllere dalacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
eğdi yaman çınarlar salkım saçak dalları çift belikli gelinler çekti kara şalları bebekler beşiğinden düşürürken alları ömrün son dem hârına ağıtlar salacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
gökçe tahtlar gönülde uğurlarken geceyi ikrâmdır söz ilmine döker aşkın heceyi endâmının sırrında parlayan bilmeceyi aklım şaşar bilemem biçâre kalacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
sabahı kucakladın yine gün mü doğuyor nûr-u cemâlin aşkla geceyi mi boğuyor bu ne hâldir mehlikâm kor bedenim soğuyor mehlikâm korkuyorum güneşsiz öleceğim âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
âh can sızım mehlikâm şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
âh can sızım mehlikâm şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Hakan İlhan kardeşimizin şiirleri şiiri çokdan aşmış destan olmuş. Mehlika’ya duyulan muhabbet ve iletilen mesaj nasıl yorumlanabilir ki!
Bir rivayetdir: Zamanın birinde Hind hükümdarı, Beydeba’ya “öyle bir kitab yaz ki, bugüne kadar hiç emsali olmasın, onu her okuyan mutlu olsun!”. Talimatı kabullenen Beydeba ibn-ül Mükaffa “Kelile ve Dinme”yi yazar ve bu kitabın Avrasya’da ve Afrika’da tercüme edilmediği lisan kalmaz. Yaşı 2000’i aşmasına rağmen, halen tazeliğini korur.
Bir hükümdar da bugün bana “ öyle bir şiir getir ki, bu zamana kadar olanlardan çok farklı olsun, duygu, ahenk ve mana birbirine kaynamış olsun, muhabbeti cazib olsun, okurları mest olsun, hiçbir zaman eskimesin!” dese, piyasadan kaç şiir toplayabilirim?
Sayı veremem ama, bu Mehlika’nın tercihlerden biri olacağı kesindir.
Kalemin kavi, ruhun ve gönlün mes’ud olsun, Hakan Bey kardeşim. Beni özlediğim bir eserle muhatab ettin, çok teşekkürler.
Nutkum tutuldu, sustu dilim, müthiş bir şiir, uzun belki ama, şiire başladıktan sonra mükemmel akıcılıktaki şiirin, bir sonraki kıtası merak ediliyor. Tek kelime ile kusursuz bir şiir okudum yüreğinizden. Saygılarımla....
Allah'tan dileğim o dur ki; aklınıza ve sanatkârlığınıza nefes hakkınız olduğu sürece nazar değmesin...
Bu sitede tanıdığım bir kaç sanatkâr var ki; hem duruşu ile hem de sanatı ile örnek nitelikte-nitelikli kişiler...
Çok iyi şiir yazmak elbette bilgi, birikim, görgü-göreneğe bağlılık, okumak, yazmak, denemek gibi bir çok etkenle yoğrularak ortaya çıkabilir ama şahsi fikrim, hepsinden de önemli olan "ASİL BİR DURUŞTUR"
Kalemine ve sanatına ihanet etmemek, ona özen göstermek, insanlara karşı ölçüsünü bilmek, tevazu sahibi olmak ilaç gibi şırıngayla aşılanmaz insana. İnsan, mantığının ve mantıkların birleştiği, ona gösterdiği doğrularla varsa ve egosunu yenebiliyorsa insandır. Bu güne kadarki gözlemlerimde bahsettiğim üzre siz dahil bir kaç sanatkâr bir çok alkış gelmiş olsa da -- ben neymişim- demediniz...
Bazı değerli kalemler siteden gitmiş olsa da üzüntümüze rağmen kalma sebebimiz : Sizler gibi, çok nadiren rastlanan bir kaç kalemin hâlâ sitede sanatını beklentisiz icra ediyor olmalarıdır. Şiiriniz (hemen hepsi) ve bahsettiğim bir kaç üyenin şiirleri "bence" güne seçki olarak ve daima gelmelidir ki, amacı gerçekten şiir okumak olan insanlar faydalanabilsin.
Sizler gibi sanatkârların yazdığı eserin tek dizesini dahi yazmaya mahareti olmayan üyeler sayfa sayfa gezdikleri için, sıradan eserlerine 'güne gelmediği halde' ve nedense astıkları her şiire etiket yapıştırılıp (!) 50-60-70-100' lü rakamlarda teşekkür edilirken sizin eserlerinizden sessizce geçilmesi beni hep üzmüştür. Ama bunları siz de bilmenize rağmen "ASPARUH" rumuzunu kullandığınız zamandan bu yana bildiğiniz yoldan asla dönmediniz. Özellikle bu duruş takdir-e şayandır.
Burada şiir sanatının yüzakı bir şiirin haricinde gerçek bir emek yatıyor. Allah cc. emeklerinize zeval vermesin ve yolunuzu her daim açık eylesin. Biz gibi, şiir aşkına 'susayanların' sizlerden öğreneceği daha çok şey var... Susanların değil !
Eser sahibinin şaheser emeğine gölge düşürmek değil ve seçki kurulunun işine karılmak da haddim değil. Yazacaklarım şahsi düşüncemdir...
Eğer şiir severler çok yönlü ve öğretici nitelikte bu şiirden faydalansın diye güne seçki olarak getirilirse şiir severler adına sevinirim. Ama, eğer uğur böceği eklenip öylesine takdir edilecekse; lütfen bu şiire uğur böceği takmasınlar... Sitrfr yaklaşık on gün evvel çok üzüldüğüm bir olay oldu. Ay-yıldızımızı hedef alıp ona kurşun sıkmaktan bahseden bir şiir, takdir görerek (!) uğur böceği layık görülüyorsa; bu şiirde olmasın. LÜTFEN. En azından eser sahibinin maneviyatı ve sanatkârlığı bu haksızlığı kabul etmiyordur. Manevi değerlerimizi hiçe sayarak, uğruna yüzbinlerce kan dökülen ve rengini dökülen kandan alan dünyadaki tek bayrak olan şanlı bayrağımız bu durumu haketmemeliydi ! Aynı kategöriye alınııp iki şiire de böcek takılıyorsa; bu eserin sahibine yazık olur. Bildiğim ve izlediğim kadarı ile eser sahibinin bu şekilde hiçbir beklentisi yoktur.
Bu yorum tamamen şahsi fikrimdir ve siteden üye kaydımın silinmesi ihtimaline rağmen, 'kendimce' bildiğim doğrulardan vazgemeyi kendime yakıştıramam. Bundan sonrası seçki kurulunun ve site yöneticilerinin takdiridir. Saygımla
gökçe tahtlar gönülde uğurlarken geceyi ikrâmdır söz ilmine döker aşkın heceyi endâmının sırrında parlayan bilmeceyi aklım şaşar bilemem biçâre kalacağım âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
sabahı kucakladın yine gün mü doğuyor nûr-u cemâlin aşkla geceyi mi boğuyor bu ne hâldir mehlikâm kor bedenim soğuyor mehlikâm korkuyorum güneşsiz öleceğim âh can sızım mehlikâm sende yok olacağım!
18 bin Alemi özen ile yaratan Tanrı, böyle kutlu bir gönülü yaratmış ki şükürler olsun ..
AĞASAR tarafından 1/15/2012 11:32:19 PM zamanında düzenlenmiştir.