Yokluk KapısıYokluğun peşisıra, sıra sıra insanlar; Dizildiler kapıya… ne fazla ne noksanlar. Kapılar bilinmeden yazıları yazıldı, Ölmeden mezarları bir gönüle kazıldı. Varlığıyla tek olan, vârolsunlar istedi, Varlığı isteyenler, yoku bulsunlar, dedi. Yokluk kapısı; O’na varmak için bir durak, Bu kapıdan girenler, varlığına varacak… Kimler gelip geçmedi, bu yokluk kapısından, Kimler, kimler içmedi; o görünmez tasından. Mevlânâ’sı, Yûnus’u, hep bu kapıdan geçti, Nesîmi’si, Hallac’ı, nûrdan suyundan içti. Varlığını silenler, geçtiler akın akın, İşte varlık, dediler, gelin, görün ve bakın. Gelmek ama ayaksız ve görmeler hep gözsüz, Ve işte varlık demek, sessiz, harfsiz ve sözsüz. Yokluk kapısı; varmak isteyenlere Burak, Ben varım, diyenlere, yokluklar kadar uzak. Diri geldi gelenler, bir gölgede öldüler, Siyahları giyinip, içten içe güldüler. Varlığını öldürmek, işte en büyük zafer, Ve savaşın galibi, yok olan bir muzaffer. Ölenler anladılar, her şeyin içyüzünü, Yokluğun kapısında, vâroluşun özünü. Bu kapıda; vardılar vârolmanın sırrına, Çekince nefisleri, hakîkatin dârına. Ve dediler: Doğru ya.. O’ndan önce kim vardı? Sonrasıyla beraber, dilediği kadardı. Ne önce ne de sonra, yok O’ndan bir başkası, Yalnız, yalnız Allah var.. İşin perde arkası. Ankara, Mayıs 2009 |
Yalnız, yalnız Allah var!... İşin perde arkası."
Muhakkak öyle...
Allah, mutlak varlık. Biz, O(c.c.) var olduğu için varız... O'nun ise bizim varlığımıza ihtiyacı yok.
Şiir çok güzeldi, yüreğinize sağlık..