ÇEK ÇEKCİ HİLMİNİN ÖLÜMÜ
ÇEK ÇEKCİ HİLMİ’NİN ÖLÜMÜ
Yürüyorum sokaklarında Ordu’nun karamsar, Karamsarlığımın sayısı parke taşları. 1 , 2 , 3… bine varıyorum. Geçiyor parke taşları gamsız, Geçiyor parke taşları , Genç , ihtiyar , uzun saçlı ,sakallı , sakalsız. Akşam olmuş. Kış erken gelir buralarda. Şimdiden kararmış hava. Ay bile çıkmış şaşkın. Fındık yüklemiş bir ak sakallı. İçini yiyip , kabuğunu yakacak mangalda. Yerler tüm çikolata. Kokusunu duymasam toprağın, Eğilip , bir parmak atacağım ağzıma. Böbrek sordum kasaba. Yokmuş. Fırında kuyruğa girdim. Kızarık ekmek bekledim. Bilirim seversin gevreğini. Fındık Fabrikası Patronunun karısı, Aldığı beş kilo hamsi paketini düşürmüş. Kaymıştır plastik torba meyve paketlerinin arasından. Gözü kör olsun çöpçülerin. Masmavi olmuş iki günde , Üç numaralım, Çorumlu parke taşının üzerinde, Kokmuş yatıyor. PTT’nin tekir kedisi, Kokladı bir kere, Bıyık kıvırdı, Seyirdi , gitti; İslam Kitapçısı Müslim berberin dükkanına. Kan davasından çek çekçi Hilmi’yi vurmuşlar dün öğlen. Korkudan karısı gelip alamamış cesedini. Yürüyorum parke taşları, Yürüyorum Bülbül deresi. Ezan okunuyor Camilerde. Giresun yolunda, Bulancak’a yakın konserve fabrikasının, Ortağı vefat etmiş seksen yaşında. Tahıl pazarından , otobüsler kalkacakmış Aybastı’ya. Belediye hoparlörü ilan ediyor bağıra çağıra. Bütün din kardeşleri gelsin diye. Jandarma almış Hilmi Efendinin ölüsünü. Yıkayamamış imam korkudan. Müminmiş Hilmi Efendi. Hiçbir Ramazan kaçırmamış orucu, Ama araya korku girince, Gusül aptesti muslukları akmamış. Karargah’ın, Bahçe çeşmesinde yıkadı Hilmi Efendiyi , Jandarma er Mahmut Poşulu hayrına. Sevabına dua da etti Tanrıya. Geçiyor parke taşları gamsız. Geçiyor parke taşları genç , ihtiyar , sakallı , sakalsız. Bilirim merak etmişsindir. Oğlan bacaklarının arasında, Sen yorgun, Birde boyanıp süslenmişsindir. Koşuyor parke taşları, Koşuyor parke taşları elemli. Allah Rahmet eylesin dostum Hilmi Efendi. Attila Bozoğlu – Eski Foça |