incir çekirdeği...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir senin gidişin bıraktı günleri böyle dağınık
Bir de kentleri ıslak Şimdi kaldır başını ve gökyüzüne bak Geçiyor mu turnalar çığlıklanarak ... incir çekirdeğine sığar mı hayat sığdırdık işte ya dışarıda kalan aşkın günahı ne çekme ellerini yüreğimden üşür yüreğim bozkırın yozluğunda ve ay kaçar gökyüzünden ve bir daha konuk olmaz bu sevda ucu yanık mektuplara ve sen şimdi gelmiş demektesin ki “gidiyorum ben…” çıkmaz mı anlamından zaman kuşanmaz mı bu kent tüm kara elbiselerini ve gidip gelip uzaklara haykırmaz mı yüreğindeki korkuları çığlık çığlığa dilinde kekeme bir türkü ellerinde kalmış aklının kördüğümü bir jilet kesiği ki kanatır hep içini tamam gelme ama gitme de… gidersen her öfkemle büyüyeceksin içimde gölgeme sığınamam o zaman dirilir mi gözyaşımdaki acı düşürme beni imdat ateşlerine üstümüzde leke duruşlu bir sevda nasıl da kirlettik ellerimizi avuçların saklamaz oldu yüzümü utanıyorum… demir soğukluğu düşmüş dudak kıvrımlarına “son kez “ diyorsun öpüyorsun… üşüyorum ! oysa nasıl masumduk bir fahişenin düşüne düşesiye çocuktuk besmelesiz geçmezdi hiç yüzün yüzümden esmerleşiyorsun gittikçe gecenin gözlerinde seni içimdeki tecride bırakıyorum bir intihar geçiyor tespih tanelerinden artık ölüme doğmak istiyorum… ve şimdi sen gidiyorsun toprak yüzlü bir sevda bana gülümsüyor aldırmadan içimdeki soykırıma ve seni kurban ediyorum kesilmemiş adaklarıma... sevgi kaya |
susmak en iyisi.
tebrikler.