Minimalist...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaralı çıktığım bütün yolculuklara (...)
Öyle bir gece ki
Sesin büyüdüğü Gölgenin yürüdüğü İçimin söküldüğü bir zaman arkası Zaman ortası da olabilirdi zaman hırkası da Ama zaman arkası işte Hırkasını kendim giydim Ortasına kendim geçtim Saatlerin bana işlediğini Zabıtların beni fişlediğini Bir yerlerde birilerinin beni düşlediğini düşün Düşün,düşün! Zayıf mıyım Yorgun muyum Kaygılı mıyım Ayakta alkışla beni bence... Asıl olay ne biliyor musun Ne içimi çekiyorum ne içimi döküyorum artık Suyun uyuduğunu öğrendim Gerisini düşün işte… Kimsesizliğin yalnızlık olmadığını Yalnızlığın bir seçime düştüğünü Yalnızlığın değil kimsesizliğin üşüttüğünü... Yamaç başlarına bayraklar da dikmiyorum Yarışmayı bıraktım Ten meselesini de Tensel temaslardan tinsel temaslara hızlıca geçiş Hgs kayıtlarına bakabilirsin… Sessizliğin ve yersizliğin büyüttüğü insanlar vardır ya Baktığında dayak yemiş sanırsın Acıdır aslında yüzüne vuran İçinden dışına sıçrayan bir acı Masumluğu kirleten bir acı Yüzünde gölge gibi duran Aynen öylesin Yerin yurdun belli aslında Sende de bende de Ama bi yersizliğin var yerine koyamadığın Bi sessizliğin var Bağıramadığın Üzülüyorum biliyor musun... Ben onca eziyeti iki adımlık mekan için çektim Yerli yurtlu olmak için Sığınmak değil sığmak için Kapısına anahtar Duvarlarına anılar Balkonuna sardunyalar Uykularıma rüyalar düşsün diye... Ne gemiler yaktım Ne köprüler yıktım el değmemiş hayallerimi öbür yakada bırakıp Okuduğum kitapları Dinlediğim şarkıları Seyrettiğim filmleri değiştirdim Siyahın üstüne inatla beyaz giydim Ya da yeşilin üstüne sarı Yakalı gömleklerimin yakasını yırtarak Sebebini anlarsın sen Alem anlamasa da olur Boşboğazlık yaptım şakadır dedim Adını anmadım unutkanlık dedim Yediler... Sözde büyük özde minimalist Ben durağandım belki ama hayallerim turist Gezdik dolaştık Yedik içtik İğnenin deliğinden de geçtik Zurnanın zırt dediği yerdeyiz... Anlayan yine anladı Sen anladın mı? Sahi! sen nasılsın? neler yaptın bu ara…? Sevgi Dündar / 19.08.2020 |
Sesin büyüdüğü
Gölgenin yürüdüğü
İçimin söküldüğü bir zaman arkası
Zaman ortası da olabilirdi zaman hırkası da
Ama zaman arkası işte
Nasıl bir giriş böyle, zaten şiir ötesi olmuş burası Şair...
Ne içimi çekiyorum ne içimi döküyorum artık
Suyun uyuduğunu öğrendim
Gerisini düşün işte…
Kimsesizliğin yalnızlık olmadığını
Yalnızlığın bir seçime düştüğünü
Yalnızlığın değil kimsesizliğin üşüttüğünü...
Yabancı olmayan üşüme ve sagrısı..
Ben onca eziyeti iki adımlık mekan için çektim
Yerli yurtlu olmak için
Sığınmak değil sığmak için
Kapısına anahtar
Duvarlarına anılar
Balkonuna sardunyalar
Uykularıma rüyalar düşsün diye...
Ne gemiler yaktım
Ne köprüler yıktım el değmemiş hayallerimi öbür yakada bırakıp
Okuduğum kitapları
Dinlediğim şarkıları
Seyrettiğim filmleri değiştirdim
Siyahın üstüne inatla beyaz giydim
Ya da yeşilin üstüne sarı
Yakalı gömleklerimin yakasını yırtarak
Sebebini anlarsın sen
Güzel serzinişler dile gelmiş, okumayı özlemişim ablası, Harika dizelerdi, yine geleceğim, sevgi ve saygılarımla...