Hüner
Sen dahi anlarsın, nedir mârifet?
Bülbülün kastını, bilirsen eğer. Ayık gezmek bir âr, yaşamak âfet, Gül için kendinden, geçmekmiş hüner. Küll var mâdem, cüzü, çıkar aradan, Bırak, icrâ etsin, hükmünü kader. Ben olsaydım, deme, sakın ha, aman, Yâr ne derse onu, seçmekmiş hüner. Bil ki; bir esirsin, nefs zindanında, Firar ise derdin, gönüldür rehber. Şu yaşlı cihânın, son devrânında, Aşkın dergâhına, kaçmakmış hüner. Gün gelir ve bir ân kesilir zaman, O dem artık her şey, aslına döner. İşte o dem, o ân, gelip çatmadan, Vahdet âlemine, göçmekmiş hüner. Âşıkların kalbi, kana boyandı, Sevene ölüm var, ezelden haber. Mansur’dan bugüne, hatıra andı, Ya yâr, ya dâr diye, içmekmiş hüner. Hakîkat yolunda, yürü dosdoğru, Anlarsın zamanla, düşer perdeler. Varlığın aslına; yokluğa doğru, Kolsuz ve kanatsız, uçmakmış hüner. Kapat gözlerini, kalbini dinle, Korku ile yalvar, ersen her seher. Gözden de habersiz, bir kırık gönle, Kan rengi yaşları, saçmakmış hüner. Ankara, Şubat 2008 |
Korku ile yalvar, ersen her seher.
Gözden de habersiz, bir kırık gönle,
Kan rengi yaşları, saçmakmış hüner.
güzeldi ,kutlarım.saygılar.