BAKIŞI ÇAĞIRIR BENİ UZAKTAN...(SELAHATTİN ,AFİFE)
/Tütsülenen ruhların masalı hüzün kokar…
Masal derin aktı, ömür bentlerini aşk dağıttı/ Dilinde bin bir dilek ile Saadete geldi hicran Gün vesile saydı dünü Kıvranan sancılarla… Yaşanmıştı kanlıca da bir sevda Vakur edalı çınar, Şahitliğini kalınlaşan kökleriyle yapmıştı… Gün güne göz kırpınca, Alacası kopar seherin kuş cıvıltısıyla… Serenat gibi bahar sayıkladı dününü, Huşu içinde pencere kenarında, Kapılmıştı geçmişten rüzgârlara… Yaşanmış yaşanacak en büyük aşktı onlar Erkek ünlü bestekar, kelamıyla dağlayan, Kadın ilk rol kesen peri, Adıyla büyüleyen… Ve Kanlıca da yaşandı aşkların en güzeli Bir mehtapta yakıldı Afife’ye yüreği… İki soluk iki can Tek yürek yekûn sevda… Pınardan aktıkça dize Serenat tutar bahar Afife’yle başladı sürgün saydığı sevda… “bir bahar akşamı rastladım size, Sevinçli bir telaş içindeydiniz. Derinden bakınca gözlerinize Neden başınızı öne eydiniz” Yürek kıpırtısı Pınarın Dem-i derya yürekten Leb-i derya sedalar Kıvrım kıvrım su gibi Akar aşk, medcezir ile… Tebessümü gül Gün güzeli afife… Pınar’ın yüreğinden Hüzzam’a beste… /Sanatkâr heybetiyle Pınarları damlıyor Serçe gibi yaşları ömre hazan yazıyor/ 25 ‘di yaşları Bir bahar akşamı rastlaştılar Kuşdili çayırında… Hafız burhan dinletisiyle Selamlaştı gözleri Döküldü fasıl dilden, “İçimde uyanan eski bir arzu Dedi ki yıllardır aradığın bu Şimdi soruyorum büküp boynumu Daha önceleri neredeydiniz?” İzdivaca nail bu dize Iskalanmış yüreğe Saklambaç oyunuyla Söylenmişti bir kere… Masum çocuk misali Satır arası heceler Ve afife dolu geceler Dinleti eşliğinde Başlar nihayetinde… Evlilik oyununda sözleştiler bir kere Aşk, volkan misali Lavlarıyla yakmıştı Aşk tütsüsü yakılmıştı Mutluluk giysisiydi Sanatkâr yüreklerde… /Tütsülenen ruhların masalı hüzün kokar/ Güzel günler tez biter Afife bağımlıdır! Küser hayata iyice Pınar fark eder bunu, Yıkılır hayali sancıyla Dünya zifiri kara Sevabından vazgeçer Merhamet ile pınar Afife’ye sarılır Kurtarmak için zalim çırpınıştadır… Melankolik besteler ardı sıra dökülür “nereden sevdim o zalim kadını” Kıyamaz yüreği “yalnız benim ol, el yüzüne bakma sakın sen” Kızar bir zaman sonra “ne demiştin? Niçin çaydın sözünden?” Çırpındı pınar Yalan saydı yaşamı Gülmeyi haram saydı… “Terk et” dedi afife “yoksa sende bitersin Bırak beni gideyim” Afife Kimsesiz yılgın peri Sokak aralarında Taş plaktan dinlerdi Selahattin Pınar’ı Pınar evlendi fakat Saymadı yaşamayı Saymadı unutmayı Ayrıldı hemen sonra.. Afife bir garip düşle Hastane köşesinde Teslim etti ruhunu Dört kişi saf durdu Tabutunda saygıyla!!! Pınar unutmadı jale’yi Ömrüne hece hece akıttı afife yi… “söndü yâdımda akisler gibi seherin” Sızlattı durmaksızın kabuksuz yarasını “ayrılık yarı ölmekmiş” Diye yaşarken ceset gibi, “bakışı çağırır uzaktan beni” “kalbim yine üzgün, seni andım bu gece” Nice çağlar yüreği Aşka sürgün gününde Besteleri dökülür… Ve son kez kendi söyler, “Hatıralar, Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar” Doktoru yasak koyar Dinlemez ki bestekâr Rakıyla mehilleşir 58 yıl gider Söner göz bebekleri Afife’ye kavuşur Sana geldim aşk ile… Uyansana afife… Not: Bu şiir, üstat Selahattin PINAR ve büyük aşkı İlk kadın tiyatrocu Afife JALE ye ithaf’en yazılmıştır… Rahmetle anıyorum… |
şiirinizle can bulmuşlar tekrar
sizin nezdinizde bizlerde rahmetle andık ustaları
kutlarım ....... saygılarımla