yolŞiirin hikayesini görmek için tıklayın öyle, ya da böyle... yüzümde iğreti tebessümleri ölen yaprakların bir rüzgar, fırtına ve kumdur istediğim ey sevdiğim bildiğin onca yaşamak bir fayda sunsun ellerime sana son, sana sen olan bir demet der bana kuytu akşamların sayfaları arasında kurultulmuş o dilsiz gül yaprağı... benliğimizi saran tütsülerden kurtulmaya ant içerken, dolunayı beklerken kalplerimiz inlerinde son saba taksimle ayrılan martıların ardından göz yaşı döker çocuklar el sallayalım köhneyen çocukluklarımız hatrına son kalkan gemiye vakur ve sakit... vakit gaspedilmiş bir dakikanın kırışıklıkları arasından sinsice yeni bir perde açıyor karanlıklara sen ne tarafa düşüyorsun? yol ne tarafa?... |