kurşunîiçimin sesini duy istiyorum aşık olunan şu koca şehrin aslında hiç bir zaman sevilmemiş banliyösünde düşler kuruyordum suriçine dair içimin sesini duy istiyordum neden aşık olunduğunu anlayamadığım bu -aslında ufacık- şehrin köhnemiş trenlerinde kapılarda seyahat eden (!) yüzü su görmemiş çocukların elleri gibi içim bu şiire kafiye lazım bana sessizlik bana şairlikten öte bir hissizlik bana anahtarlarını verin kabuğuna mum dikilmiş kaplumbağaların hasretini dinleyeyim içimin sesini duy ve oku, göğün şimdi buruklaşan bulutlarını ilkin ne dendiyse, oku ! bir udun kopan telinden bir kanunun inleyişinden direklerarasından, suya yazılan kasidelerden ve şarkılardan bahset, dinleyeyim parmaklarım yazmak zorunda olduklarımdan yorgun eğreti bir ızdırap çekiyorum içimin sesini duy ve neşelendiğimde beyatlı’nın ne zaman böyle sıkıntı çökse fikret’in şehrinde neden bu pencereler bu kadar ufak diye düşünürken şairliğinden dem vuran kumruların sabah şarkılarının söndüğü vakitte kadınlar birer sandal olurken üsküdar iskelesinde bana anahtarları ver ey içimin sesini duy, sev bana sessizlik bana şairlikten öte bir hissizlik |
Teşekkürler güzel paylaşım için.