aNTaLYaDa aFKaR II
Yeni bir sayfa bu bembeyaz
ki elim değmeden kirlenmemişti kalemin karasıyla… Kelimelerim sakar bir çift göz bakar yakar, anlık Karanlık… o nasıl bir karanlık düşün ki saçlarının siyahı ışımamış gecenin ziftine anlam kurban olmuş hecenin giriftine her şarkı sana aşıkmış oysa ki… terim yere karışmış karış karışmış sana giden kilometreler ve yolcular acıya alışmış yazılan her satır her yeni gün sana doğarmış besbelli… olur ya bir gün, eline dokunan eli delideki teselli… Zahiri pembe sudan bulutları kendine çalarmış dizeden taşan anlamlar ve keskin sesleri pamukla yumuşatırmış… Anlam mı kaldı? “tez canımı alasın” derdi o büyük ve ermiş koskoca adamlar adımlar kendinden emin… Adam mı kaldı? Kimbilir nefesine deli kaçmış sarhoşlar ayaklarına tepeden bakarmış… farkında değil ki düşermiş onlarsız. umusuz bir isyana yelken açanlar kimbilir döner de –bir sefer de olsa- bir bakarmış… Kimbilir fer mi kalmış zebanide… cehennem ateşine kelepçeli başkalarının günahına bekçi kamaşmış gözleri… Kimbilir Geri geri nefes verdiği her bir kelime akar soldan sağa tırnakları kalemi tutan eşkıyadan ziyade altıpatlar yoldan dağa… Kimbilir sensizliğin dili sürçmüş de hapsolmuştur bu sessizliğe kerhen akarmış kırmızı dereler kanı donasıca geceler kangrenli bir kalpte bitermiş… Kimbilir o an gelir kafa tutup tüm sanrılara zaman durur… o gelirmiş… kimbilir… o an gelir… ben gidermiş… öyle bir gidermiş ki arkasına bakmadan sanırsın şeytan kovalarmış… belki dediğin-dediğim her şeye isyan edercesine keskin bir gidiş böylece kulalarımda yankılanakalakalmış… |