Bir Sen Anlarsın...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Vaktin Leylâ’sına...
O gözlerinde gördüm, gördüm desem Allah’ı, Taşa tutarlar beni, kâlden bir sen anlarsın. Alnım değse göğsüne bir gecenin sabahı, Dâra çekerler beni, hâlden bir sen anlarsın. Boynumu büküversem huzurunda diz çöküp, Binbir türlü kusuru eteklerine döküp, Harf, hece, ses ve sözü tâ en kökünden söküp, Atsam da bir kenara, dilden bir sen anlarsın. Züleyhâ’dan misâller dinleriz hep sen diye, Mecnûn’un onca hâli bizi eder hikâye, Bilmeyenler sorar ya; neden o anlar, niye? Aşkın sazı sendedir, telden bir sen anlarsın Hâl bilmez uzak ola, hâlden anlayan gerek, Aşkın namazı için abdest suyu kan gerek, Bülbülü vâr edecek bir yâr, bir cânan gerek, Elinde demet demet, gülden bir sen anlarsın. Ne kadir bilirim ben, ne anlarım kıymetten, Uzağım, çok uzağım; varlık kadar nimetten, Ayaklara düşerim, mahrum kalsam himmetten, Bu yolda tüccar sensin, elden bir sen anlarsın. Rûhuma nakşetmişim bir ateşin sözünü, Rüzgar alır savurur, bilmez işin özünü, Yanmak nedir bilmeyen söndürse de közünü, Alırsın mahfazana, külden bir sen anlarsın. Ey zamanın Leylâ’sı!.. Ey aşk şehrinin şâhı, Son devrin neslişâhı, âşıkânın dilşâhı, Sen!.. Ey ay yüzlü güzel!.. Ey gönül pâdişâhı! Ben bilmem peşindeyim, yoldan bir sen anlarsın... |