Deliler Kanatlarından Vurulur Amelié
Çatlamış dudaklarına dokunarak başlıyorum yine her duaya,
ne zaman aralarından sızıp düş dolu bir geceye düşmek istediysem de ya adabı bozluluyordu kızıl gecenin ya da meleğin göğsündeki iri tümör göç yollarını gösteriyordu tanrıya. Ki biz daha Babil’in asma bahçelerine dalıp ham düşler, tarifsiz aşklar toplayacaktık. Kim kovdu açlığına konan serçeyi? Şimdi "iyi çocuktu" denerek anılmaya devam ediyor, Babilin aklındaki son yeniçeri. Meleğin göğsündeki kutsal tümör terkedilmiş şatomun penceresinden sonsuza sarkan Rapunzel’in huzuru için uygun görüyor kudretiyle yakan, beyaz atlı bir mermeri. Ben dün gece o yük vagonuna tüm sırlarımı icra edip kendinden başka hiçbir çocuğu güldüremeyen palyaçonun gamzelerinde hâlâ canlı bir yanlarını aradım. Hâlâ gülebiliyorduk, ne güzel! Ben dün gece o yük vagonunda son sevgilime mektuplar yazdım; "Bindiğin minibüste otomatik kapı çalışırken sakın basamakta durup beni düşünmeye kalkma. O kapı kutsal bir cin giyinip seni çarpmadan önce; birikmiş ev kiraları ve bir kaç birikmiş faturayı son meleğe kilitlemiş olmanın sevinciyle, çoktan pılımı pırtımı toplayıp, düşüncenden çok daha fiyakalı bir dişi düşünceye taşınmış olacağım." Meleğin göğsünde kutsal tümör ve ona saplı bir yeniçeri süngüsü. Şimdi beni iyi dinleyin abiler, ablalar; devrik bir cümlenin içinde aranan çatısız filler gibi koyu bir tezata gebe bu özne olma güdüsü. Bu ünlem Bu, bahar. En yakın hastanenin çok uzağında doğurmasaydı eğer beni annem inanın, kendi yarıklarıma özlemden tampon yapmasını öğrenir sırlarımı bilet niyetine anlatmazdım o vagona. Benim ceseti güzel sevgilim ben aslında mezarının başında okuyabileceğim yeni bir dua öğretsinler diye yattım o kadınlarla. Şimdi toprağına sığınıp hepsinden özür dilerim. Meleğin göğsünden Allah’a yükselen kutsal tümör ahbab kılacak yine bu gece koca şehri sancılarla. ... "Unut O’nu evlat" diye yazdı reçeteme doktor: Sabah,öğlen,akşam; aşk karınla. |
hüzün
...
iki damla bırakır şiir'e, ara öğünde ilaç niyetine.