GÖÇEBE YALNIZLIĞI
Bıçak sırtında yaşanan bir ömrün izidir
Yüzümdeki demir soğukluğu Gözlerimdeki yaş’da öksüz bir sevdanın Umutsuz burukluğu Yaşadım diyemem ben bu hayata On iki ay dört mevsim Yanmış yıkılmış bir deprem şehrinde Her adımda göçebeyim Tam da alışmıştım rengine gözlerinin Bulutsuz akşamlarımda yıldız gibi parlardı Yüreğimin ortasında bir yerde Sen’le konuşurken şimşekler çakardı Hazır değilim şimdi çıkamam başka bir sefere Durdurun trenleri gelse de vakit Arkamdan el sallayacak aşiyanım bile yok Gidemem sensizlik kokan başka bir şehre Gözlerim otomobil farlarına takılır kalır Ölümümü görmeni istemezdim,bana sorsalar Sıla hasret olmaz, kahır üretmezdi geceler Bana kalsaydı kabul olunurdu bütün dualar Ruhum mahzunlaşır,bedenim üşür Kurt kapanlarında kıvranırken bedenim Peralı kız işvelerini terk edeli çok zaman oldu Öksüz kaldırımlarında şimdi bu şehrin, dalar dalar, seni arar gözlerim |
hatta tekrar tekrar okumanın keyfini alıyor
teşekkür bırakıyorum Haydar bey...