-Başlıksız-
güneşin bile evi var akşam olunca gider
benim evim kayalardır önümde secde eder.. zevk aldıkça okşanırcasına bekleyen beyin ağrısı tutmuş insanlara düş vermeyeceğim söz verdim kendime ama yüreğimi kemirenler kim gece vakti hangi kuş vuruyor gagasını soluğuma burada solumdan konuşmak gereksiz ihanet ettim ben koluma ölmeyerek gökyüzünün mavi olduğu ilkyazda. unutmadım rüzgarın acılarını acıların üzerinde parmak izlerim saklı hâlâ çentikler attım yılları geçtikçe damgalı artık bütün rahatlığı içimde mobilyaların oturup delik deşik bedenimi yiyebilirim nesnelerle birlikte bir kır evinde. neler oluyor yüzündeki boyalar dökülüyor tepemde dönen kuş ağaç dallarına benziyor anlamını yitiren yıldırımı ağzına alan kim kavşağın hangi yanından geliyor yasak saatler bütün çocukları güldüren ayna oyunlarında mısın. duyuyorum düşüncelerin beynimdeki sessiz kıvrımlarını imgeleri atlarken birer birer dalgalanan geceye düşen çıplak kolum kaplıyor yatağımı alın beni kendimle çatışma halindeyken ölüme hak kazanmış bir hedefim uykularında.. ar/tık tutuşan bir aşk mektubu gölgem inledikçe zevk alan ölü sözcüklerden.. |
gölgelerimiz aşk katında bir imge,
sözcüklerimiz alevlerde yanan kelimeler,
cümlelerin bile bir kafiyesi var
ama benim
bir sen olan hiç bir olumlu cümlem yok !