1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1334
Okunma

gülüşün
gencecik bile değil sanki az öncesi erik çağlasının
gülüşün kuş söylencesi dağılan sis perdesi su imgesi
cherie..
sen mi çağırıyorsun ben mi geliyorum
sesinde derin titremesi var bir nehrin
sen..dans eden şarkıcı eskisi
iki yalnızın şarkılaşan acısında ince bir gülümseme..
mösyö.. bir demi daha lütfen
yazılmalı bu şarkı kentin en mahçup yerine
akıp gidecek çünkü seine nehri
ortayerinden kanatıp paris’i.
ortayerinde kalbim
modernsanatlar müzesinde kadınlar çıplak göğüsleriyle savaştalar
tapınakları başlarında taşıyan karyatidler
hammurabi de burada . pan, flütüyle
krallar burada
tarihin ihaneti olarak dönmüşler aramıza
biz kuşlara benzeyeceğiz
göçkuşlarının unutup gittiği yerde yağmurun sustuğu yerde
ıslak bir sokak itine döneceğiz
eski bir tahammül olacak zaman..
biraz dinlenelim cherie
yordu bunca taş ve kan ve krallar
birileri de sizi yazsaydı isa figürlerinden firar eden kızlar
zaman eski bir tahammül susup kalıyor medrese taşlarında
eski mekana sıkışıp kalan bir güzyaprağı
taşlara düşüyor
düştüğü yerde duruyorum
güzyaprağının düştüğü yerde soruyorum adını..
cherie..
şimdi kar yağabilir alışkın sesleriyle kuşların
yasaklanabilir kente girişleri dolmuşcuların
varoş ötesinde tutsak kalır kenar mahalle arabeski..
adın kadar bilmiyorum sonrasını
bir yalan olsaydın sesimdeki çığlığa asılı kalan
sen gezindin diye kutsal bu oda yalan olsaydı
giderken yüzün yıkık imparatoriçe sarısı
daha bitmeden yaz sana geliyorum cherie
kentlerin o rüsva yalnızlığından
oradaki sonsuz insan uğultusundan
geliyorum cherie
ağlardaki balıkların çığlıklarıyla dönüyor dalgalar
eski bir tahammül oluyor zaman
geliyorum
havalanıyor telaşlı kuşlar..