şaraba sızan yağmur kokusu
tanır mısınız:
eski bir yağmur kokusuydum az önce aşkınızdan artakalan bir yaralı hayvan ben. o eski kıta hep yağmalanan bir yağmur kokusu oldum sonra mis sokak sakinlerinin şarabına sızan yaklaşın. daha tanıyacaksınız bende unuttuğunuz yaranızdan yaklaşın ve görün ki indiğiniz tramvayım geçiyorken çocukluğum saint-denis’den ben o yaşlı tutkunuydum eluard’ın yoldaşı yalan dünyanızın aşkınızın kekeme çocuğu ve kırmanç şarabınıza sızan bir eski yağmur kokusu ben. o ilkel bumerang mı aranızdan uzaklara atılmış kanayan bir esmer çığlıksam uzay sonsuzluğunda unutulmuş o kozmonotsam döner miyim hiç atlantisim yok artık yok eski yurdum yaklaşın. daha tanıyacaksınız beni bir yerden yakanıza ilişmiş o esmer çığlık gibi kapınızdaki tinerci çocuğun son gecesinden ama siz dinliyor musunuz ki beni hay allah. duymadınız mı yani hiç kör bir hayvan kadar yalnızsam aranızda diyordum. duydunuz o kör timsah kadar görmüyorsam bıçakladığınız yerini şu ırmaklarımız yok demek atlantisim yok o eski yurdum ( zamandır cherie bir kahkaha daha: kah kah sen. yalnızlık sularımın yoldaşı timsah ) yaklaşın. daha. tanıyacaksınız kentinizden orda unuttuğumuz bir yaralı kırmanç kalbimdi o. ki, adanmıştı aşkınıza şimdi yalnız mı şimdi hep yıkılan şimdi durmaksızın yaşlanan pera mı yıkıldıkça mahsur yıkıldıkça bar olan durmadan yalanlarımızın telaşıyla dolan ben. tanıdınız o eski kıta o hep yağmalanan tanıdınız bir eski yağmur kokusuydum az önce ben. aşkınızdan artakalan bir yaralı hayvan. |
Sonra bir şey daha var muhakkak ama adını bilmiyorum.Hazır aklımıza gelmişken Turgut Uyar'dan dem vuralım.