4 EKİM 1994
Ankara garında 13 numaralı perondayız,
Saatler 13ü gösteriyor muavin kimse kalmasın diye bağırıyor, Sen verdiğin son buseyle kardelenler açarken yanındayım diyordun. Otobüse bindiğinde solyanım tarifi imkansız şekilde ağrıyordu. Sen söz vermiş yeminler etmiştin,kardelenler açarken dönecektin. Kaç gündü kaç aydı şunun şurasında çabuk geçerdi, Sensiz geçen her gün bana bir asır gibi geliyordu. Boğuyordu bu şehrin havası nefes alamıyordum. Bazan içim ürperiyor hiç dönmeyeceksin korkusuna kapılıyordum. Sabahları simit almıyordum o simitçiden, Senin geçtiğin yollardan artık geçmiyordum, Nede olsa sayılı gündü çabuk geçecekti. Sen gideli çok olmuş ağustos sıcakları bastırmıştı, Kardelenler açmadı yada ben görmedim. Olsun be gülüm ben beklerim. Sen gazeller dökülürken sonbaharda gel... Bir sabah penceremden baktım, Kar yağmış tüm şehir bembeyaz. Biliyorum bu defa kardelenler açarken döneceksin. Aylardan nisan bu yılda açmadı kardelenler. Artık ne ayları nede yılları saymıyorum, İsmin yüreğimden resmin gözümden silinmedi, Sesinse kulağımda hala kardelenler diyorsun. Biliyormusun ne kar yağıyor nede kardelenler açıyor. Senin dönmeyeceğini kardelenler anladı bir ben anlayamadım. Bu gün 4 ekim 2008 Biliyormusun sen gideli tam 14 koca yıl oldu, Ben değiştim saçlarımın bir kısmı döküldü,kırlaşmayada başladı, Aynaya bakınca yüzümdeki derin çizgilere takılıyor aklım. Sendenmi yoksa yıllardanmı,her çizgide senmi varsın yoksa ayrılıkmı. Bildiğim tek şey yılların çok şeyler götürdüğü benden. Ben hala sensiz yaşayamam sandığım bu şehirde yaşıyorum. Hala o günki gibi nefes alırken zorlanıyorum. Yüreğimden atamadım atamıyorum ben seni......... Orhan Yılmaz |