Yağmur sabahıAğustosun on yedisiydi, Cennetin tacirlerinin şehrinde, Mavi bir geceye kar yağıyordu, Üşürdüm ben, Üşürdüm yine senin yokluğunda…. Üşürdüm, ela gözlerinden çok uzakta, Kayboldum ben yine,tacirler şehrinin ortasında…. Yağmurlar mavi yağardı, Şehirde iyot kokusu hep vardı, Oysa yüreğim bir gelincik tarlası, ruhumda her sabah kardelenler açardı, İşte tatlı bir meltem esiyor yine, bu gökkuşağı sabahında, Toprak ana rahmi kokuyor, yağan mavi yağmurlardan sonra Yüzümde hüznünün verdiği soluk bir gülümseme, Dudaklarım sensizliğin susamışlığından çatlak yine, Bense yine aynı, ayyaşlığınla sağlam basıyorum yere, ya aydan kaçıyorum, yada güneşe tutunuyorum, İşte bir turnanın gözündeki hayata takıldım,gidiyorum…. Gidiyorum da….senin gibi,gitmeliydim oysa…. Hürriyete kapalı bu mavi yağmur sabahında, Güneş korkar göstermez yüzünü baksana, Eser yalın bir rüzgar hasret limanından, Dudaklarımdan dökülür hala gözlerinin hüznü, Gecenin zindani kokusu sinmişken üzerime…. Gözlerimde hürriyete müptela bir aşk varken, Hayat oldu şimdi bilinmez bir umman, Bu sensiz sabahın berduşluğunda…. Akşamdan kalmış ayyaşlığım yine, Yakar ellerimi yakar, tuttuğum şarabi bu intihar mektubu… Son sarımlık bir tütün,kaldı, hasretinin yağdığı geceden, Hasretinin sindiği kokuyla girmiş uyur, cinayetler yazan bir beyaz kağıtta, Şimdi hiçbir ateş yakmaz bu cigarayı, hürriyete sürgün bu sensiz sabahta… Hala koynumda kokun, anlarınsa izi yüreğimde, Hadi gel artık, yak şu son cigaramı, sensizliğe kapalı bu hasret sabahında… Bitsin, asırlar süren sensizliğin izni… Böyle bir sabahta, gidiyorken ben ummana, Kumpas kurdu bir hain, yurdumda bana… Akbabalar başımın üzerinde dönüyor şimdi, Oysa ne leş vardı bende, nede kokuşmuş bir beden, Anne arkamdan bir sen ağla, Nisan yağmurları dinmeden… 29.03.2012 Orhan YILMAZ |
günül coşmuş hicranla
tebriklrimi bıraktım sayfanıza
selamlar