-Başlıksız-
Bağımın al gülleri, bülbülden sarhoş olmuş
Büründüler sûrete, ellerini kesmişler Hülyamın çiçekleri, giyinmiş bir hoş olmuş Büründüler sûrete, ellerini kesmişler Ateşlerin ziyası, dönüştü kızıl göle Kıpırdayan dudaklar, benzedi susuz çöle Muratların burcunda, ulaşmak için güle Büründüler sûrete, ellerini kesmişler Durmadan yeşillendi, dünya denen dar kuyu Gözlerde değişmişti, damlaların öz suyu Yanarken bütün diller, ışıklarla kopkoyu Büründüler sûrete, ellerini kesmişler Hakikatin nehrinde, yüzüyorken al güller Nağmeleri dokudu, aşkla yanan kor diller Esip dururken sık sık, melteme doğru yeller Büründüler sûrete, ellerini kesmişler Zelihâ közleriyle, yâr peşine düşünce Yusuf’unun gözleri, kor döşüne düşünce Murat yüklü dili aşk ateşine düşünce Büründüler sûrete, ellerini kesmişler Pervaneler dönüp de, cenneti müjdelerken Zamanların ocağı, mâtemleri delerken Huzurlara yol verip, isyanları elerken Büründüler sûrete, ellerini kesmişler |